Sabit Sabır: Trabzonspor ilâhi ilhamla kurulmuştur
Trabzonspor'u Yönetenler Konuştu - 3
Sabit Sabır Kimdir?
1932'de Trabzon'da doğdu. İlkokulu Trabzon'da, liseyi İstanbul Robert Koleji'nde tamamlandı. 1958-1961 yılları arasında ABD Pennsylvania Üniversitesi İş İdaresi Bölümü'nde Milletlerarası Ticaret konusunda master yaptı. 1964'te kurduğu Sabırlar Fındık İhr. Ltd. Şti ile fındık ticaretine başladı. Bu zaman dilimi içerisinde Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği'nde (KFMİB) yönetim kurulu üyeliği ve başkanlık görevlerinde bulundu. 1968-1995 yıllara arasında aralıksız 27 yıl Trabzon Ticaret Borsası Meclis Başkanlığı yaptı. Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Meclis üyeliğinde bulundu. Üretimden tüketim aşamasına kadar fındık konusunda sadece Türkiye'de değil, dünyada en geniş bilgiye sahip kişi olarak tanınırdı.
Balayımızı yarıda kestik
1965 yılında evlendim ve evlendiğim ilk yıl balayına gidemedim. 1966'da, İstanbul'a eşimle balayına gittik. Gittik gitmesine de, Trabzon'dan telgraf geldi: “Trabzonspor işinde sıkıntı var!” Balayını kesip, Ankara'nın yolunu tuttum. Eşim sürekli, “Bıraktın beni, gittin” der.
Refik, daktiloya başlıklı kağıt koy
Trabzonspor'un kuruluşu bir ilâhi ilhamla başlamıştır. Allah'ın istediği olmuştur. Ben, İdmangücü'nde oyunculuk, antrenörlük ve yöneticilik yaptım. Şampiyonluklar kazandım. Yıl 1966, bir gece vakti, saat 23.00 suları. İdmangücü'nün iki odalı lokalinde Refik Karaağaçlı ile birlikte oturuyoruz ama hiç konuşmuyoruz. Birden ilham geldi, Refik'e döndüm ve, “Refik, daktiloya başlıklı kağıt koy” dedim. “Hayırdır?” diye sordu…
Refik'e, “Yaz” dedim: “Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü'ne; Trabzon'da, profesyonel ligde oynamak için Trabzonspor'un kurulması konusunda diğer Trabzon kulüpleriyle bir toplantı yapmak istiyoruz. Bize, yer ve zaman bildirilmesini arz ederiz. İdmangücü Yönetim Kurulu adına Sabit Sabır.”
Bunu yazdık ama bırakın yönetim kurulu kararını, durumu yanı başımda duran Refik Karaağaçlı ile bile müzakere etmedim. Trabzonspor'un kuruluşu böyle başlamıştır
Tüm amatör kulüplere yazı yazdık
Refik'e tekrar döndüm ve başlıklı kağıtları ardı arkasına koymasını söyledim. Amatör kulüplerin başkanlıklarına yazı göndererek Trabzonspor'u kuracağımızı haber ettim. Ayrıca toplantılar için Beden Terbiyesi'nden haber beklediğimizi de söyledim. Beden Terbiyesi'nden cevap geldi. Bölge Müdürlüğü binasında toplanacağız. Bütün kulüplerin başkanları toplantıya iştirak ettiler.
Sadece İdmanocağı Kulübü karşı çıktı
Toplantı salonu ters L şeklindeydi. Ev sahibi konumunda biz olduğumuz için toplantı başkanı olarak masanın başına geçtim. Sol tarafımda Rıfat Dedeoğlu, sağ tarafımda Sebahattin Kundupoğlu vardı. “Konu mâlum; Trabzon'da Trabzonspor'un kurulması söz konusu” dedim ve sözü Rıfat ağabeye verdim. O da, “İdmanocağı olarak bu konuyu kulübün içerisinde müzakere ettik. Maddi olarak bunun altından kalkamayacağımızı düşündüğümüz için sizinle birlikte Trabzonspor'u kurmamaya karar verdik” dedi.
Kamil Ocak - Ruhi Kasımoğlu birlikteliği olayların karışmasında baş etken. Bu güveni kendilerine veren, o dönemin Devlet Bakanı Kamil Ocak. Trabzon'da Ruhi Kasımoğlu diye bir ağabeyimiz vardı. Kamil Ocak ile sınıf arkadaşı. Onu tanıdığı için, bu konuda kendisinden yardım istedi. O da söz vermiş. Fakat o dönem iktidarda Adalet Partisi var. İdmangücü olarak Adalet Partisi'nde daha kuvvetli adamlarımız vardı. Milletvekili Ekrem Dikmen, Polatlı'dan asker arkadaşımdı mesela…
“Siz kurmadınız, ben kurdum” derdi
Sadece benim değil; Osman Genç ve bacanağım, İdmangücü'nün eski futbolcusu Tarık Kafkas'ın da çok iyi arkadaşıydı. Trabzonspor'un kuruluşunda, Dikmen ile sürekli temas halindeydiler. Ankara'ya sürekli Tarık Kafkas'ı gönderiyorduk. O yüzden Tarık hep şöyle derdi: “Trabzonspor'u siz kurmadınız, ben kurdum!”
İdmanocağı fesih için Danıştay'a gitti
Maçlar başlayacak… Federasyon, İdmanocağı'na bir yazı daha gönderdi: “Trabzonspor adıyla ve kırmızı-beyaz renklerle lige katılacağınızın kabulünü bildiriniz.” İdmanocağı Kulübü yine “hayır” dedi. Federasyon çaresiz kalıyor ve bize bir yazı gönderiyor: “Trabzonspor'u, kırmızı-beyaz renklerle kurunuz.” Biz de kurduk. Bunun üzerine İdmanocağı da Trabzonspor'un feshi için Danıştay'a dava açıyor.
Dava açma fikri Federasyonun
Dava fikri, Federasyon'a ait… Zaten dava görülürken, Federasyon yetkilileri kendilerini iyi savunmadılar. Danıştay da, Trabzonspor hakkının İdmanocağı'na devrini değil de Trabzonspor'un ligden alınmasına karar verdi. Öyle bir durum ki; Trabzonspor ligde oynayamayacak. Oyunculara verilen çekler, senetler var. Tek çare kaldı: Trabzonspor ile İdmanocağı birleşecek. Danıştay kararı böyle aşılacak.
Trabzonspor ile İdmanocağı birleşti
İki kulübün birleşmesinde dönemin Valisi de çok etkili oluyor. Valilikteki bir toplantıda nihayet Trabzonspor Kulübü ile İdmanocağı birleşiyor. İki kulüp de Genel Kurul yaptı. İki kulübün yöneticileri bir araya gelerek tüzük hazırlandı ve Federasyon'a birleştiğimiz üzerine bir yazı yazıldı. Trabzonspor adı altında iki kulüp birleşiyor. Birleşmeden sonra ilk altı ay Ali Osman Ulusoy, ikinci altı ay Rıfat Dedeoğlu başkanlık yaptı.
Trabzonspor’un esamesi okunmazdı
Eğer Danıştay, ilk kurulan Trabzonspor'u bozmasaydı ve Trabzonspor ile İdmanocağı birleşmeseydi, Trabzonspor'un esamesi okunmazdı. Başarılı olamazdı. Allah bizi korudu ve birleşme suretiyle Trabzonspor'un bu mevkilere gelmesini sağladı. Fakat şöyle de bir gerçek var ki; İdmanocağı, kendilerine teklif ettiğimiz ilk sene birleşmeyi kabul etseydi, o sene şampiyon olup 1. Lige çıkardık. Birleşmedikleri gibi, ellerindeki müthiş futbolcuları bize gelmesinler diye dışarıya sattılar.
En kritik genel kurul
Birleşme gerçekleşip Trabzonspor Kulübü kurulduktan üç yıl sonra gerçekleşen Genel Kurul'da, tarihin en büyük krizi atlatılmıştır. Rıfat Dedeoğlu, birleşmeden önce İdmanocaklılara kulübün renginin sarı-kırmızı olacağının sözünü vermiş. Genel Kurul'a bu yönde önerge verildi. Çıktım, bu durumun Trabzonspor'un sonu olacağı yönünde konuşma yaptım ve konuşmanın ardından Divan Başkanı'ndan izin alarak İdmanocaklıların yanına gidip onlarla da konuştum.
Onlara, “Yapmayın, etmeyin; bu durum Trabzonspor'un sonu olur. Bizler birleştik, kardeşiz” dedim. Konuşmamın ardından İdmanocağı yetkilileri düşüncemi onayladılar ve bu görüşmenin ardından Genel Kurul dağıldı. Bu, Trabzonspor tarihinin en önemli Genel Kurul'udur. İdmanocağı'nın istediği olsa, Trabzonspor diye bir kulüp kalmayacaktı.
İdmanocağı taraftarı benden intikam da aldı
Bu hadise çok acıdır ama yine de bunca emeklerden sonra Trabzonspor başarılı oldu. Trabzonspor'un ilk yönetiminde vardım. Birleşmeden sonraki yönetimde de vardım. Ancak bir sonraki seçimde beni ekarte ettiler. Çünkü İdmanocağı taraftarı benden nefret ediyordu. Genel kurulda da onların taraftarları oldukça fazlaydı ve beni ekarte ederek bir şekilde intikam aldıklarını düşündüler. Bir seçim sonra yeniden yönetime girdim ve üç sene sonra artık bırakacağımı söyleyerek bıraktım. Bu kararımı da yönetim kurulu toplantısında şöyle açıkladım: “Yöneticiliğe talip değilim. Size de tavsiye ediyorum; siz de çekilin. Çünkü Trabzonspor'da hâlâ İdmangücü-İdmanocağı çekişmesi var ve bu, başarımızı önlüyor. Trabzonspor'u ancak yeni yöneticiler başarıya ulaştırabilir” dedi. İdmanocağı'ndan iki kişi, “Biz de girmeyeceğiz” demelerine rağmen, yine yönetime girdiler. Zaten bizim İdmangücülüleri yönetimden budamaya başlamıştılar. Ancak şahıslar mühim değil.
3. Lige dahi düşse, halk onu şampiyon yapar
Trabzonspor üst üste şampiyon olamadığı dönemlerde, İdmanocağı tarafından bana başkanlık teklifi geldi. Bırak başkanlığı, profesyonel kulüp idarecisi olarak gücüm olursa evet derim. Diğer yöneticiler için bir şey diyemem ama o güç bende yoktu. Ayrıca profesyonel kulüp yöneticiliğini de sevmiyorum. Dışarıdan gelen bir futbolcunun Trabzonspor'a ihanetini kabul edemiyorum. Trabzonspor 3. Lige de düşse, bu Trabzon halkı takımı yeniden lige çıkarıp şampiyon yapar. Bu şehre o kadar inanıyorum.
Profesyonel yöneticilik bana göre değil
Trabzonspor yöneticisi olarak, fikir beyan etme dışında bir ağırlığım olmamıştır. Her toplantıda, fikirlerimi cesurca savunurdum. Dışarıdan futbolcu alınmasına hiç taraftar değildim. Şunu da anladım ki; profesyonel kulüp yöneticiliğine yatkın değilim. İdmangücü'ndeyken kulübün maddi işleriyle ilgim olmazdı. Bulunduğum yerde, hakkıyla bulunmak isterim. Profesyonel kulüpte her şey para ve para veremedikten sonra orada yerim yoktu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.