Trabzonspor yöneticiliğinin tadına varamadık!

Trabzonspor yöneticiliğinin tadına varamadık!

Trabzonspor'u Yönetenler Konuştu-45

Mahmut Aksu kimdir?

1965'te Trabzon'da doğdu. Trabzon Lisesi’ni bitirdikten sonra ticarete başladı. Trabzon İdmanocağı'nda futbol oynadı, genel kaptanlık ve dört yıl da başkanlık yaptı. Trabzon Belediye Meclis üyeliğinde bulundu. Otomotiv, gıda ve turizm sektöründe faaliyette bulunan şirketlerin ortağı. Aksu, iki çocuk babası.

Yöneticiliği 15-20 yıl erteledim

Her Trabzonsporlu gibi, ben de Trabzonspor'a yönetici olma hayali kuruyordum. Mehmet Ali Bey (Yılmaz) zamanında yönetici olacaktım, ancak babam izin vermedi. Çünkü Trabzon'da her zaman mevcut olan sıkıntı, o dönemde de vardı: Karşı listeye ayıp olur. 15-20 yıl boyunca Trabzonspor yöneticiliğini hep öteledim. Bana göre böyle daha iyi oldu. Olgun yaşta yönetici oldum. Hayrettin Bey (Hacısalihoğlu) ile yemek yediğimiz bir grup vardı. Hayrettin Bey başkanlığa aday olduğunda, kendisi ile beraber hareket ettik ancak daha sonra Hacısalihoğlu çekildi ve Sayın Sadri Şener çatı aday oldu. Biz de ekip olarak onunla beraber yönetici olduk.

Şimdi olsa yönetici olmazdım

Trabzonspor'a yönetici olduktan sonra büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Yanlış anlaşılmasın ama, yöneticiliği gözümde çok büyütmüştüm. Bu kadar hırpalanacağımı, üzüleceğimi bilseydim, yönetici olmazdım. Saf bir taraftar olarak yola devam ederdim. Çünkü Trabzon'da sorumluluk almak, her daim eleştirilmene sebep oluyor. Eleştiriler, bize karşı çok ağır oldu.

2011 yılı yönetimine bakın

Şampiyon olursak borcu kapatırız diye düşünüyorduk. İnsanlar bizimle dalga geçtiler. Ancak bizimle dalga geçenler, sonradan yönetimimize girmek için araya adam koydular. Bugün insanlar Avrupa'nın dev kulüplerinin sistemlerinin getirilmesini savunuyorlar. Doğrudur. En iyi sisteme sahip kulüp Bayern Münih'tir. Yönetimlerinde beş profesyonel isim vardır. Ancak bunu yapamıyorsan, fazla uzağa gitmeye gerek yok; Trabzonspor'un 9 puan öne nasıl geçtiğini, insanların nasıl çalıştığını, nasıl transferler yaptığını incelersin.

Şampiyonluk fotoğrafında yer almak

Lig şampiyonluğumuzun şikeyle elimizden alındığı yıl, iç dinamiklerimizde de büyük sorunlar vardı. Birbirimizi yedik. Ağabeylerimiz bizi rahat bırakmadılar. Şampiyonluk fotoğrafında büyüklerimizin yer almak istemeleri, şampiyonluğa engeldi. Neyse. Ben şuna şaşırıyorum: Yönetici arkadaşlar neden bize, “Gelin bize dışarıdan yardımcı olun. Nasıl başardınız?” diye danışmıyorlar? Çünkü Trabzon'da hiçbir yönetici özeleştiri yapmaz. Ben şurada hata yaptım demez. Trabzonspor küme düşme adayıyken yöneticilik yapanlara da sorsan, harika yöneticilik yapmışlardır. Suç önceki yönetime aittir.

Hugo Broos tercihi hataydı!

Bizim dönemimizde, takımımız hep yarışın içerisindeydi. Yanlış bir Hugo Broos'un ardından takımın başına Şenol Güneş'i getirdik. Bakarsanız; son dönemlerde Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ı yendiğimiz maçlar hep bizim dönemdedir. Kulübün kasasına bir sezonda 127 milyon TL'nin girdiği tek dönem, bizim dönemdir. Rahatlıkla söyleyebilirim ki; en büyük hata, Hugo Broos tercihidir. Bir de Namibyalı Tjikuzu'yu almıştık. O da hataydı. Tony Sylva da gereksiz bir transferdi.

Gökdeniz'i sattık diye Yattara'yı satamadık

Yattara'yı satmayışımız da bana göre büyük bir hatadır. O dönem Gökdeniz Karadeniz'i satmıştık ve bu nedenle Yattara'yı satamadık. Bu şehirde, kulağını dışarıya çok verirsen, başaramazsın. Halbuki hepimiz Yattara'nın satılmasını istiyorduk. Ancak Yattara'nın satışı için yönetimin haberi olmadan ret cevabı verildi. O dönem Yattara'yı bir Arap kulübüne yedi milyon euroya satmadığımız gibi kendisine, üç yıllığına dört milyon Euro da para verdik. Yattara, bu sürenin büyük bölümünde de oynayamadı.

Jaja'nın transfer edilmesinde baş aktör

Yaptığımız tüm transferlerden önce Hayrettin Bey, sonra da Sadri Bey'in haberi olmuştur. Yaptığımız transferlerin tamamına teknik adamların (Ersun Yanal ve Şenol Güneş) yüzde yüz onayı vardır. Yapılmasında tamamen etkili olduğum tek transfer Jaja transferidir. Jaja'nın alınmasında baş aktör tamamen bendim. Asbaşkanımız bu tercih için kumar oynadığımı söylüyordu. Sadri Bey, o transfere kadar bana hiç destek vermedi. İlk kez bana destek verdi. Jaja da bana göre bizi şampiyon yaptı.

En iyilerden biridir

Severim ya da sevmem; Şenol Güneş, Türkiye'deki en iyi üç teknik direktörden biridir. Kimine göre birdir, kimine göre üçtür.

Yönetimimizde demokrasi

Yönetim kurulu toplantılarımız, şu an Türkiye'nin yönetildiği gibi geçerdi; bir kişi talimat verirdi, diğerleri uygulardı. Hayrettin Bey, yapılması gerekenleri kâğıda yazıp arkadaşlara dağıtırdı. Bizde demokrasi, Hayrettin Bey'in izin verdiği kadar vardı. Kimse sesini çıkaramazdı. Sadri Bey, Hayrettin Bey'e kayıtsız şartsız destek veriyordu. Söylemek istediğim şu: Bu işin tadına varamadık. Galip gelirdik, sevinemezdik. Mutsuzduk çünkü.

Takımın havası kaçtı

İç dinamiklerimiz bizi yedi bitirdiler. Faruk Özak'ın Sadri Bey'i kıskaca alarak yönetimi parçalayıp kendisine yakın insanları yönetime getirmesi, dişliye çomak sokmasının ardından da Şenol Hoca'nın havasının kaçmasıyla Ankaragücü ve Fenerbahçe maçlarını kaybetmemiz ve bu sayede Fenerbahçe'nin havaya girmesi… Fenerbahçe havaya girdikten sonra şikeye bulaştı. Onları havaya sokmasak, bu işlere tenezzül dahi edemeyeceklerdi. çünkü biz, ligin bitmesine haftalar kala şampiyonluğumuzu ilan edecektik. Şike kadar, büyüklerimizin şampiyonluk fotoğrafında yer alabilme hırsı, şampiyonluğumuzun çalınmasında etkilidir.

Sekiz taksitle 800 bin euro

İstanbul Büyükşehir Belediyespor'dan Tjikuzu'yu alacağız… Hayrettin Bey, Sadri Bey'e, “Tjikuzu'yu istiyoruz” demiş. Sadri Bey de İstanbul BŞB'nin Başkanı Göksel Gümüşdağ'a transfer teklifi sunmuş ve iki milyon euroya el sıkışılmış. Bana da dediler ki, “İki milyon euroya anlaştık. Git, sözleşmeyi yap ve Tjikuzu'yual”. Hayrettin Bey'e, “Ben bu parayı Tjikuzu'ya vermem” dedim. Göksel Gümüşdağ'dan randevu alıp, pazarlık için yanına gittim.

Gümüşdağ beni karşıladı ve “Hoş geldin. Biz Sadri ağabeyle iki milyon euroya anlaştık. Parayı nasıl ödeyeceksin?” diye sordu. Ben de bu parayı veremeyeceğimizi söyledim. O bana ısrarla başkanla anlaştığını söylese de ben bu parayı vermeyeceğimi kesin olarak söyledim. Sonrasında da şöyle dedim: “Ben buradan çıkarsam, bu transfer gerçekleşmez.” “Öyleyse ne kadar verirsin?” diye sordu. “500 bin Euro” diye cevapladım. “Dalga mı geçiyorsun?” dedi. “Oyuncunun durumu ortada, bana sorarsan, onu almam bile” dedim ve 800 bin Euro'ya sekiz taksitle Tjikuzu'yu aldık. Bana göre yine çok büyük para verdik.

Sadri Bey'in transferden haberi yoktu

Ersun Yanal, o dönem Gençlerbirliği'nde oynayan Isaac'in boşa düştüğünü söyledi. Menajeriyle konuştuk, “Boşta” dedi. Menajerlerine, “Eğer Gençlerbirliği bu transferde hak sahibi olursa, doğacak maddi külfeti siz karşılarsınız. Bunu sözleşmeye yazacağım” dedim, onlar da kabul etti. Isaac o gün Olimpiyat Milli takımına gidecek ve 45 gün sonra dönecekti. Döndüğünde transfer dönemi kapanıyordu. "Uçağı kaçta?" diye sordum, “3'te” dediler. Meğer birdeymiş. Gerede'de kamptayız. Gerede'den Ankara'ya bir saatte gitmem lazım. 220 km'lik ortalama hızla 50 dakikada Ankara'ya gittim ve Isaac'a imza attırdım. Sadri Bey'in ilk kez bir transferde haberi yoktu. Ancak kendisi bu konuda bize çok anlayışlı davrandı.

Türk futbolundan umutlu değilim

Türk futbolundan umudumu kestim de Trabzon futbolunda yenilik yapılmazsa saha dışında para bulunur ama saha içerisindeki sorunlar hiçbir zaman çözülemez. Siyaset, Trabzonspor'un içerisinde yer aldığı sürece, yönetimler dış etkenlerle Trabzonspor'u yönetmeye devam ettiği sürece, Trabzonspor'un saha içi hiçbir zaman düzelmeyecek. Kimse bir beklenti içerisine girmesin. (25 Nisan 2016)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum