Nevzat Şakar: Trabzonspor'da öze dönüş tamamen olamaz, bu mümkün değil!

Nevzat Şakar: Trabzonspor'da öze dönüş tamamen olamaz, bu mümkün değil!

Trabzonspor'u Yönetenler Konuştu-31

Nevzat Şakar Kimdir?

1954'te Trabzon'da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Trabzon'da tamamladı. 1971'de amatör olarak 24 Şubat Kulübü'nde futbol oynayan Nevzat Şakar'ın futbol hayatı 1974'te askere gitmesiyle sona erdi. Askerlik dönüşü Trabzon'da kuyumcu dükkanı açarak ticaret hayatına atılan Şakar, 1990-91 dönemi Mehmet Ali Yılmaz başkanlığında Trabzonspor yönetimine girdi. Sonrasında Faruk Özak, Atay Aktuğ ve son olarak Sadri Şener başkanlığındaki yönetimlerde görev aldı. Halen Trabzon'da yaşayan, evli ve iki çocuk babası olan Nevzat Şakar, kuyumculuk sektöründe ticari hayatını sürdürüyor.

İlk görev Yılmaz yönetiminde

Futbol hayatım amatör olarak 1971'de Trabzon'da 24 Şubat Kulübü’nde başladı. 1974'te askere gittim. Askerlik dönüşü mesleğim olan kuyumculuk sektörüne girdim ve kuyumcu dükkanı açtım. Futbol hayatımı da böylece noktaladım. Trabzonspor'da ilk yöneticiliğim 1990-91 dönemi Mehmet Ali Yılmaz başkanlığında gerçekleşti. Amatör Şube sorumlusu olarak yönetimde görev aldım. O yönetim de bir süre sonra Mehmet Ali Yılmaz'ın milletvekili ardından bakan olmasıyla kongreye gitti. Kongrede Trabzonspor kulübünün yeni Başkanı Sadri Şener oldu, asbaşkanlığa ise Faruk Özak getirildi. Daha sonra Sadri Şener'in istifa etmesiyle Faruk Özak başkan oldu. Özak başkanlığındaki yönetimde Futbol Altyapı sorumlusu olarak görev aldım. Bu görev iki yıl devam etti. O dönemde Türkiye kupasını aldık, bir de malum lig şampiyonluğunu kaçırdık.

Üst üste on bir maç kazandık

Daha sonra Atay Aktuğ başkanlığındaki yönetimde asbaşkanlık yaptım. 2004 yılı oldukça başarılı geçmişti. Ligi 2. Sırada tamamladık, Türkiye kupasını Trabzon'a getirdik. Takımın teknik direktörü Ziya Doğan'dı. Ligde bir ara on bir maçı üst üste kazanmıştık, futbolculara prim vermeye yetiştiremiyorduk. Sondan bir önceki maçımızı Galatasaray ile sahamızda oynadık ve 4-2 kaybettik. Ligde şampiyonluk için yarıştığımız Fenerbahçe ise Denizli deplasmanında tüm biletleri yani 12 bin bileti satın alarak taraftar desteğini sağladı ve maçı kazanarak lig şampiyonu oldu. Sonraki sezonun ilk yarısında, Aralık ayındaki kongreye kadar takım çok iyi futbol oynuyordu. Ziya Hoca, Beşiktaş'tan teklif aldığını yönetime iletti. Başkanın Ziya Hocaya, 'ben senin yerinde olsam sezon sonunda giderim' demesi hocayı olumsuz etkiledi. Zaten Ziya hoca da birkaç maç sonra görevi bıraktı. 2011-2012 Sadri Şener Başkanlığındaki yönetimde asbaşkanlık görevinde bulundum.

Her konuda istikrar

Günümüzde şampiyonluk artık eskisi gibi kolay gelmiyor. Bence bunun birkaç nedeni var. Başta yönetimlerde istikrar olmalı, teknik direktör konusunda istikrar olmalı. Göreve getirdiğiniz teknik direktör ile aynı düşüncede olmak gerekiyor. En önemlisi de oyuncu kadrosudur. Devamlı kadro değişikliği, aşırı transfer, yeniden yapılanma gibi durumlar başarılı olmaz. Her yıl bir futbol takımından 10-15 oyuncu değiştirilirse bu aşı tutmaz. Bir takımın oturmuş kadrosu varsa o takıma en fazla 3-4 oyuncu takviye yapılması normal olandır. Aksi takdirde ekonomik israf ve aşırı borçlanma olur.

Önemli olan yönetim!

Trabzonspor kulübü eskisi gibi sadece yöneticilerin cebine bakacak durumda değildir. Kulübün sponsorluk gelirleri ve kaynak yaratacak yöneticiler bulması gerekiyor. Trabzon'da ve Trabzon dışında bu konuda faydalanabileceğimiz çok değerli işadamlarımız, arkadaşlarımız var. Bu arkadaşları teşvik etmek gerekiyor. Trabzonsporluluk ruhu eskiden çok ön planda idi. Günümüzde biraz etkisi azalmış olabilir, çünkü artık profesyonellik var. Trabzon şehrinin takıma kazandırdığı oyuncular, gerek ekonomik gerekse sahiplenme anlamımda hep önde gidiyorlar.

Kurumsal yapı güçlendirilmeli

Trabzonspor kulübü kurumsal yapısını oluşturmuştur. Bu yapı daha iyi ve güçlü olabilir. Trabzonspor kulübünde de diğer büyük kulüpler gibi iyi yetişmiş insanlar görev yapıyor. Ama seçim dönemlerinde bu insanları kullanmamak lazım, 'benim adamım' anlayışı terk edilmeli. Bunun yerine kulübü daha iyi sevk ve idare edecek beyinler bulmak gerekiyor. Trabzonspor büyük bir camia, tabii ki para önemli ama itibar da çok önemli, itibarsız bir camia asla düşünülemez.

Futbol büyük bir endüstri oldu

Futbol tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de büyük bir endüstri oldu. Artık hemen hemen bütün futbol kulüpleri idmanlarını, yönetimler toplantılarını şehirleri dışındaki tesislerde yapıyor. Bu durum, kentten uzaklaşama olarak algılanmamalı, bu sistem dünya futbolunda da böyle. Trabzonspor, Trabzon'dan mı yoksa İstanbul'dan mı yönetilmeli düşüncesi olmamalı. Çünkü önemli olan yönetimlerdir. Yönetenler doğru kişilerse sorun yok, her yerden yönetebilirsiniz.

Trabzonspor farklıdır!

Trabzonspor'da öze dönüş tamamen olamaz, bu mümkün değildir. Çünkü uygulanmakta olan transfer yönetmeliği ile sınırsız yabancı oyuncu getiriliyor. Bu böyle ama biz Trabzonspor olarak farklıyız. Her yıl kendi içimizden bir - iki çok iyi oyuncu çıkarabilirsek ekonomik anlamda da kulübün yükü hafifler. Şampiyonluk için ise tamamen olmasa da takımın çoğunluğunun yerli futbolculardan oluşması fikrini savunuyorum.

1461 oyuncu yetiştirme tarlası

Trabzon şehri her zaman A takımda oynayacak futbolcular yetiştiremeyebilir. Ama bana göre Trabzonspor tamamlayıcı oyuncularını her zaman kendi bünyesinden çıkartabilir. 1461 bu konuda genç takımlardan gelen oyuncular için önemli bir ara takım hizmeti verebilir. Bu açıdan 1461 çok önemlidir. 1461 takımındaki transfer politikalarını belirlemede A takım ve altyapı birlikte çalışmalı. Alt ayrı üst ayrı çalışmamalı, hepsi tek elden yönetilmeli. 1461 kulübünü oyuncu yetiştirme ve eğitim yeri olarak görmeliyiz.

Çok ağrıma gitti!

Bizi bir hayli yoran şike sürecinde Trabzonspor Kulüp Başkanı Sadri Şener'i güvenlik güçleri evinden aldı. O sırada ben de eşimle birlikte Kıbrıs'ta tatildeyim. Yönetici arkadaşlar telefon açıp durumu bildirdi. Ben de tatili yarıda kesip İstanbul'a gelmek için havaalanına doğru yola çıktım.

Bu arada bir numaradan arandım, karşımda polis memuru Çarşamba günü ifademin alınacağını söyleyerek beni karakola davet etti. Ben de kendisine yolda olduğumu söyledim. Aradan bir saat geçti o polis memuru tekrar arayıp beni Salı günü ifadeye beklediklerini söyledi. Uçağa binmek üzere olduğumu söyleyip telefonu kapattım. İstanbul Atatürk havaalanına indiğimizde sivil polisler beni karşıladı. Bu durum çok ağrıma gitmişti. Hayatım boyunca hiç böyle bir şey yaşamamıştım. İnanılmaz zor bir süreçti bizim için. (3 Şubat 2016)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.