İbrahim Can: Trabzonspor; anamız, babamız, sülalemizdir!

İbrahim Can: Trabzonspor; anamız, babamız, sülalemizdir!

Trabzonspor'u Yönetenler Konuştu-35

İbrahim Can kimdir?

Trabzon'un yetiştirdiği nadide seslerden… Sanatçı Can, Trabzon'un Beşikdüzü ilçesinde doğdu. Trabzon Öğretmen Okulu’nu bitirdikten sonra Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi'nde yüksek öğrenimini tamamladı. Can, öğretmenlik hakkını elde etmesine rağmen TRT sınavlarına girdi ve ‘TRT sanatçısı’ oldu.

Babamın lokantasının müdavimleri

Trabzonspor kurulduğu vakit, okul hayatıma başladım. Trabzonspor sevgimiz de o zamanlar başladı. Kulübün efsaneleri, maç öncesi ve sonrası, maçı kazansalar da kaybetseler de hep bizimle iç içeydiler. Samimiyet çok fazlaydı; Trabzonspor'un başarısıyla gurur duyduğumuz gibi, başarıyı yaratanlar, babamın Trabzon'daki lokantasına gelir yemek yerlerdi. Hep beraberdik yani… Trabzonspor sevgisini yüreğimize büyük bir aşk ve onurla kazımıştık. 2. Ligden 1. Lige yükseldiğimiz o sezonu unutamam. İnanılmaz bir mücadele örneği sergiledik. Ne zor şartlar altında geldi o şampiyonluk… Ben onu da 1. Lig şampiyonluğu olarak kabul ediyorum. Bir de unutulmaz PTT maçı vardır ki… O maçı kaybettiğimizden ötürü lige çıkamamıştık. Ama sonraki yıllardan itibaren Anadolu'nun Trabzonspor sevgisi büyüdü ve Trabzonspor, Anadolu'nun ağabeyi konumuna geldi.

Böyle bir kulübü yönetmek kolay değil

Trabzonspor, başarılarıyla tüm dünyada sempatisi olan bir takımdır. Böyle başarılı bir kulübü yönetmek kolay değildir. O efsane yıllarda, bu kulübün yöneticilerini 70-80 yaşlarında adamlar sanırdım. Çünkü sahadaki başarılarıyla bizlere büyük mutluluk veren bu takımı yönetmek de çok önemliydi diye düşünürdüm hep. Son yıllarda yapılan yanlış yönetimler Trabzonspor'u zirvelerden uzaklaştırınca da yaşadığımız hüznü tarif edemiyoruz.

Efsane yöneticilerle çalışma fırsatı

Trabzonspor'u deplasmanlarda yalnız bırakmazdık. 1996'da da görev bize düştü. Trabzonspor'u yıllarca bir yerlere getiren o efsane yöneticilerle, yönetici olarak çalışma fırsatı yakaladım.O yıllarda yönetimimizde Tekin Küçükali, Osman Yağmurdereli, Muhittin Fisunoğlu, Necmettin Aytekin, Hayrettin Hacısalihoğlu gibi birbirinden kariyerli yöneticilerle çalıştık. O yıllar kulübün yöneticileri, sanki bir baba edasıyla futbolcular tarafından sevilir sayılırdı. Bundan dolayı da tribünler dolar ve dünyanın neresinde olursa olsun Trabzonspor yalnız bırakılmazdı.

1996 yılında şampiyonluk alınınca!

Trabzonspor'un elde ettiği tüm şampiyonlukları yaşadım. İstanbul'a gittikten sonra, 1989'dan itibaren Sayın Mehmet Ali Yılmaz'la çok yakın dostluğumuz oldu. O dönemler sürekli takım üzerine tartışmalar yapardık. Gayrı ihtiyari bir yönetim ekibi oluştu ve o ekip, mükemmel bir takımla 1996'ya ulaştı. 1996'daki şampiyonluk talihsiz bir şekilde elimizden alınınca, kendimi Trabzonspor'a karşı sorumlu hissettim. Bu travmadan kurtulmak için kulübümüze yardımcı olmam gerektiğine inandım. Sayın Başkan Faruk Özak'ın ekibi kulübü bırakınca kendime vazife çıkardım ve kulübü tekrar ayağa kaldırmak için sorumluluk aldım. Yönetici oldum. Toplum psikolojisine katkı yapmak ve toplumu diri tutmak adına hamleler yaptım. Trabzonspor'a iki eser yaptım. Yönetici olmama gerek yok; zaten her zaman Trabzonspor'un gönüllü neferiyim.

Travmayı atlatma dönemi

Yönetici olduğum dönem, travmayı atlatma dönemiydi. Çok geniş bir yönetici ekibimiz vardı. İnsanlar düşüncelerini çok rahatlıkla ifade ediyordu. Herkes, heyecanla kulübe bir şeyler katmaya çalışıyordu. Doğaldır ki; kulüp başkanları ve ekibi her zaman olduğu gibi yönetimlerde daha etkindir. Daha önce kulübü şampiyon yapmış Onursal, Efsane başkanla (Mehmet Ali Yılmaz) birlikte çalıştık. Geriye baktığımız zaman iyisiyle kötüsüyle herkesin muhteşem işler yaptığını görüyoruz.

Orhan Çıkrıkçı ve Abdullah Ercan

1987-88 döneminin ardından Mehmet Ali Bey (Yılmaz) tekrar göreve geldi. Mehmet Ali Bey'in bürosunda futbolcularla yapılan transfer görüşmelerinde vardım. Büyük Orhan'la (Çıkrıkçı) o zaman tanıştım. Orhan Çıkrıkçı orada bana, “Başkana söyleyelim; Abdullah Ercan diye bir hemşerim var, çok iyi oyuncu. Onu alalım” dedi. Ben de söyledim, başkan, “Araştıralım” dedi. Büyük Orhan'ın tavsiyesi ve benim vesilemle Abdullah Ercan'ı transfer ettik. İyi ki de etmişiz. Buradan yola çıkarak şunu söylemek istiyorum ki; geçmişteki güzelliklerle yarınları inşa etmek gerekir.

Özkan Sümer farklı

Trabzonspor tarihinde çok kongreler yaşadım gördüm ancak son yapılan kongre bana göre muhteşemdi. Hem demokratik ve centilmence bir yarışma oldu hem de tarihi bir katılım gerçekleşti. Bu da bana göre Trabzonspor'un sevgisini gösteriyordu. Başkan Muharrem Usta'ya sabredilirse bu yönetimiyle çok güzel adımlar atılacak diyorum. Çünkü artık Trabzonspor her yönüyle şehri aşmış, dünya takımı olmuştur. Hatalardan ders almalıyız ve Trabzonspor kendini bulmalı. Taraftar tekrar tribünleri doldurmalı. Kongredeki başkanlık rekabeti, orada bitmiştir ve artık birlik beraberlik içinde hep beraber Trabzonspor için elele vermeliyiz. Trabzonspor'u buralara getiren, başarılarıyla kendilerini Türk futboluna kabul ettiren büyük futbol adamlarımız Özkan Sümer, Ahmet Suat Özyazıcı, Şenol Güneş, Hami Mandıralı,Giray Bulak, Sadi Tekelioğlu gibi diğer futbol adamlarımızın da değerini bilmeliyiz. Bugün hoca arayışları var. Ben, Özkan Sümer isminin neden düşünülmediğini de buradan sorguluyorum.

Yeni stadın şehrin dışında olması beni üzdü

Yeni stadın, şehrin dışında olmasını istemezdim. Çünkü o efsane yıllarında stadyuma yürüyerek giderdik. Stadyumu, şehrin tam ortasında bebeği kundaklar gibi dört bir yandan kucaklardı şehir. Akyazı'ya yapılan bu stadyumun da yine bazı yerlerine Trabzon Karadeniz motifleri, kemençe, hamsi figürleri koyulabilir. Ayrıca stadyumun kapasitesi, 61 bin kişilik de olabilirdi.

Trabzonspor; anamız, babamız, sülalemizdir

Trabzonspor'da yönetici olmak demek, kentin verdiği savaşta ön cephede yer almak demek. Bunun hazzını yaşadım. Trabzonspor bizim hayatımızın önemli parçası değil, ta kendisidir. Her zaman şunu söylerim; başkaları için tuttukları takım onların sevgilisi ya da eşi olabilir. Ancak, Trabzonspor bizim anamız, babamız, sülalemizdir. Trabzonspor'u biz tutmuyoruz, Trabzonspor bizi tutuyor. Herkesin Trabzonspor'a büyük borcu vardır. En kızdığım değerlendirme de şudur: Nedir bu Trabzonspor; Trabzon'un önene geçti! Bu lafa çok sinirlenirim. Tabii ki kentlerin çok farklı değerleri vardır… Ancak Barcelona kulübünü çıkarın, Barcelona şehrinin dünyadaki ismi ne kadardır? Bu insanları, tekerine kızan arabaya benzetiyorum. Bizi batıyla dövüştüren, bizi yukarıda tutan çok büyük bir değerdir Trabzonspor. Trabzon'da insanlar, sağı bırakır, solu bırakır, fanatizmi bırakır ve yeni bir ananın babanın evladı gibi kardeş olurlar. (24 Mart 2016)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum