Ata Ataoğlu: Tarlayı yok ettiler, saksıda futbolcu yetiştiriyorlar!

Ata Ataoğlu: Tarlayı yok ettiler, saksıda futbolcu yetiştiriyorlar!

Trabzonspor'u Yönetenler Konuştu - 6

Ata Ataoğlu kimdir?

1935'te Trabzon'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Trabzon'da tamamladı. Ticaret Lisesi mezunu olduğu için üniversite eğitimini İstanbul Yüksek Ticaret Okulu'nda tamamladı. Ardından Trabzon'a döndü. Mali müşavirlik bürosu açarak meslek hayatına atıldı. Trabzonspor'da bir dönem yöneticilik yapan Ata Ataoğlu, kulüpte uzun yıllar Denetleme Kurulu üyeliği yaptı. Trabzon'da yaşayan Ata Ataoğlu, evli ve dört çocuk babasıdır.

Liseli yıllar ve İdmanocağı

1967-68 yıllarında Ticaret Lisesi ikinci sınıfta İdmanocağı'nda lisanslı olarak futbol oynamaya başladım, doğal olarak kulübün de üyesiydim. Sebahattin Kundupoğlu, Rıfat Dedeoğlu önderliğinde güzel işlere imza attık. Bir de İdmangücü vardı, bu iki güzide futbol kulübü Türkiye'de en bilinen kulüpler arasındaydı. Çok iyi insanlar ve futbolcular yetiştirdiler. O kulüplerde spor yapanların hepsi iyi yetiştirildi. O dönem gençliği bu kulüpler sayesinde çok iyi yetişmiş ve başarılı olmuşlardır.

Kavak Meydan'da futbol konuşulur, futbol yaşanırdı

Bizler Trabzonspor'un kurulmasına önderlik eden abilerimizin arkasında onlara destek verdik. Trabzonspor kuruldu ve biz de otomatik üyesi olduk, üye numaram 340. Ama bizim üye numaramız 30 ile 50 arasında olmalıydı. Sanırım kütük yazılırken araya girenler oldu. Oysa biz bu işin mutfağındaydık. Hüseyin Avni Aker'in bulunduğu yer Kavak Meydanı diye bilinirdi. Orada futbol konuşulur, futbol yaşanırdı. Biz o dönemde sporla uğraşan gençler olarak ailemizden görmediğimiz, almadığımız terbiyeyi İdmanocağı ve İdmangücü'nde aldık. Oradaki yöneticilerimiz, ağabeylerimiz bize çok şey vermiştir, üzerimizde emekleri çoktur. Çünkü orada sadece spor yoktu, sosyal ve aile hayatı da vardı. Biz böyle bir ortamda yetiştik.

Süleymaniye yılları

Daha sonra Trabzon'dan İstanbul'a yüksek tahsil için gittik. Orada Karadeniz Talebe Yurdu'nda kalıyorduk. İdmanocağı markasıyla İstanbul'a gittiğimiz için bizi Süleymaniye futbol kulübüne almak istediler. O zamanlar Süleymaniye çok iyi bir kulüptü, Serdar Bali'nin babası Zekeriya Bali gibi abilerimizin top oynadığı bir yerdi. Zekeriya abi daha sonra Fenerbahçe'de futbol oynadı. Biz de Süleymaniye kulübünde çok cüzi paralara top oynamaya başladık. Bir gün Tahtakale'de bulunan yönetim yerine maaşlarımızı almak için gittik. Bizi beklemeye aldılar, ardından polis baskın yaptı. Meğer o zamanki kulübü yöneten başkan yasadışı işler yapıyormuş. O andan öyle kötü hissettim ki, ayakkabılarım su çekmese denizden koşarak Trabzon'a gelebilirdim. O andan itibaren kulüple ilişkimi kestim. Süleymaniye futbol kulübünün en kötü dönemine denk gelmiştik.

Hesapla geçen 22 yıl

Yüksek tahsilimi bitirip Trabzon'a döndüm, serbest Mali Müşavirlik bürosu açtım. Trabzonspor hep hayatımın içerisindeydi, Mehmet Ali Yılmaz'ın başkanlığındaki yönetimle Denetleme kurulunda görev aldım. Bu görevi 22 yıl yaptım. Bu zamanın yarısı denetleme kurulu başkanlığı şeklinde geçti. Trabzonspor'daki görevim hep hesap kitap yapmakla geçti diyebilirim.

Şampiyonluklar böyle geldi

Trabzonspor kulübü kurulduğunda İstanbul'da bulunan bazı ağabeylerimiz, takıma İstanbul'dan bazı futbolcuların alınması yönünde tavsiyelerde bulundu. Vefaspor'dan birkaç futbolcu Trabzonspor'a gönderilmişti. Bu oyuncuların bazılarına otuz bin lira gibi yüksek paralar verilmişti. Ziya Gurbetçi (Barbon Ziya) çok iyi bir futbol adamıydı. Onun ısrarıyla o dönemde Ali Kemal Denizci, Cemil gibi futbolcular Trabzon'daki amatör kulüplerden iki yüz elli ve beş bin liraya kadroya dahil edilmişti. O sezon Trabzonspor 2. Ligde oynuyordu, ligi ikincilikle bitirmiş Türkiye kupasını almıştı. Sonraki sene 2. Ligi birincilikle bitirip 1. Lige çıktı. Bunlar para ile olmadı. Büyük paralar verilen futbolcular kulübede oturmuş, küçük paralara alınan futbolcular sahaya çıkmıştır. Zaten sonrasında İstanbul'dan futbolcu transferinden vazgeçildi. Trabzonspor, o küçük paralarla bünyesine kattığı kendi evlatlarıyla şampiyonluklar yaşadı, kupalar aldı. Şimdi ben yine aynı düşüncedeyim.

Hüseyin Avni Aker yıkılmamalıydı

Akyazı'da yeni stat yapılıyor. Ama Hüseyin Avni Aker asla yıkılmamalıydı, orası Trabzon'un futbol mabedidir. Şimdi 19 Mayıs Spor Salonu ve Orman lojmanlarının bulunduğu alanda toprak sahamız vardı. O sahayı yok etmeleri zaten başlı başına hataydı. O toprak saha, çok iyi futbolcular yetiştirdi, Taka Naci ve çokları… ‘Kavak Meydanı’ diye bilinen o bölge futbolcu tarlasıydı.

Özyazıcı ve Sümer damgası

Burada efsane takımın efsane teknik adamlarının da hakkını teslim etmek gerekiyor. Ahmet Suat Özyazıcı ve Özkan Sümer'in Trabzonspor'un başarısında damgaları vardır. Ahmet Suat öyle zamanlar olmuştur ki takım seyahate gidecek parayı bulamayınca kendisi çıkarıp vermiştir. Ve o para daha sonra kendisine ödenmiştir.

Galatasaray yerine!

İstanbul'da yüksek tahsilimin ilk yıllarında Galatasaray'ın yıldızı Metin Oktay ile arkadaş olmuştum. Aksaray'da aynı apartmanda oturuyorduk. O dönem benim Galatasaray'da futbol oynamam gündemdeydi. Metin Oktay'ın futbolda en parlak dönemiydi. Bir gün Metin bana, 'Gündüz (Kılıç) ağabey seni arıyor. Yanına gidelim' dedi. Beni İdmanocağı'nda top oynadığım dönemde takibe almıştı. Eğer o gün Metin Oktay ile Kılıç'ı görmeye gitseydim Galatasaray'da futbol oynayacaktım. Ama gitmedim, tahsilimi tamamlamaya verdim. Çünkü futbol kısa bir süre oynayabileceğin bir fantezi idi. Bu kararımdan hiçbir zaman pişmanlık duymadım.

Parasını zamanında ödemezsen, futbolcudan verim alamazsın

Hakikaten isim yapmış değerli futbolcular getiriliyor. Bunlar zengin yönetim, bilgili teknik heyetin elinde başarılı olurlar. Ama sözleşme yaptığın futbolcuya, sözleşmede yer alan vaatleri yerine getirmezsen, parasını zamanında ödemezsen o futbolcudan verim alamazsın. Son seçilen yönetime kadar durum böyleydi. Futbolcudan verim almak istiyorsan, parasını vereceksin, futbolcunun kafasını bu kaygılardan arındıracaksın. Yöneticinin görevi futbolcunun işini kolaylaştırmaktır.

Futbolun mutfağı yok ediliyor

Bugün baktığımızda, futbolun mutfağı dediğimiz alt yapı yok edilme yolunda. Hazır yiyecek gibi hazır yetişmiş futbolcuları transfer etme yolu tercih ediliyor. Dışarıdan alınan futbolcuların şehre uyum sorunu oluyor. Bu futbolcular her fırsatta İstanbul'un yolunu tutuyor. Bizim zamanımızda böyle bir şey mümkün değildi. Tatil zamanlarında yöneticiler futbolcuları yakın takibe alıyor ve evlerinde bile kontrol ediyordu. İşte amatör ruh buydu. Zaman içerisinde profesyonellik gelişince ipin ucu da kaçtı.

Tarlalar kalmadı

Trabzon'da yüze yakın belki de daha fazla amatör futbol kulübü var. Ama şehirde bu kulüplerde futbol oynayan gençleri yetiştirecek tarlalar kalmadı. Bu çocuklar nerede futbol oynayıp idman yapacaklar? Siz tarlayı yok ederseniz, saksıda ekin yetiştirmeye başlarsınız. Saksıda ekin yetişir mi? Şu anda Trabzon'da saksıda futbolcu yetiştiriliyor. Ben belediye başkanı olsam ilk işim yıkarım o binaları, eski toprak sahayı yeniden gençlerin hizmetine sunarım. Çünkü Trabzon'da spor ruhu çok fazla gelişmiş. Gençlerimizi bundan mahrum edemeyiz…

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.