Ahmet Celal Ataman: Trabzonspor'a hizmeti  kutsal bir görev saydım

Ahmet Celal Ataman: Trabzonspor'a hizmeti kutsal bir görev saydım

Trabzonspor'u Yönetenler Konuştu - 18

Ahmet Celal Ataman kimdir?

1936'da Trabzon'da doğdu. İlk, orta lise eğitimini Trabzon'da tamamladı. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni bitirdi. Trabzon'da açtığı eczane ile meslek hayatına atıldı. Şamil Ekinci'nin beş yıllık istikrarlı döneminden sonra Trabzonspor Kulübü’nün başkanı oldu. 1980-81 döneminde yürüttüğü bu görev süresince Trabzonspor, Türkiye 1. Futbol Ligi'ni şampiyon olarak tamamladı. Bu başarıya rağmen görevden ayrılarak bir daha aday olmadı. Ataman'ın Trabzonspor'a ilgisi başkanlık döneminden sonra da devam etti. Evli ve dört çocuk babası olan Ahmet Celal Ataman, halen Trabzon'da yaşamını sürdürmektedir.

Gecikmiş bir üyelik!

Trabzonlu olup da sporla ilgili olmamak akla uygun değil. Bizim çocukluğumuz mahalle aralarında, boş arsalarda futbol oynamakla geçti. O zamanlar toplar kağıttan ya da terzilerden alınan kumaş artıklarından yapılıyordu. Trabzon Lisesi'ndeyken okul takımında oynadım. Daha sonra İdmanocağı ile tanıştım ve lisanslı futbolcusu oldum. Ama Ahmet Suat Özyazıcı'ların top koşturduğu dönemde bana sıra gelmezdi. Üniversiteyi okuyup Of'taki ilk eczaneyi açtım. 1967'de kulüpler Trabzonspor adı altında birleşti. O birleşmede bir centilmenlik anlaşması vardı: 'İdmanocağı ve İdmangücü'ndeki lisanslı futbolcular Trabzonspor kulübün otomatik üyesidir.' Ama sonra gördüm ki benim gibi birçoklarını üyelik dışında tutmuşlardı, halbuki ben kendimi otomatik üye sanıyordum. 1972'de sanırım ihtiyaç doğdu, beni Trabzonspor'a 1297 numarayla üye yaptılar. Bu gecikmiş bir üyelikti.

İlk yöneticilik

Trabzonspor'la ilgileniyorum ama aklımın ucundan yöneticilik hiç geçmiyor. 1972-73 sezonunda Ankara'da PTT maçına gittik, talihsiz bir gol yedik ve 1. Lige çıkamadık. Maç dönüşü arkadaşlar Of'a eczaneye ziyaretime geldi ve yönetime girmemi teklif ettiler. Ben de, bu işin lejyon askerlerle olmayacağını ve öze dönük hareketler yapılması gerektiğini ancak böyle bir durumda yönetimde görev alabileceğimi söyledim. Yani dışarıdan futbolcu transfer etmek yerine çekirdek kadro dediğimiz esas takımın nüvesini Trabzon'dan ve Trabzonspor'un alt yapısından gelen futbolculardan oluşturma fikrini savunuyordum. Zaten böyle bir düşünce içerisinde olduklarını söyleyince 1973-74 sezonunda yönetim kuruluna girdim.

PTT maçı yenilgisi sonrasında Kulüp Başkanı Suat Oyman görevi bıraktı. Ardından seçime gidildi yeni Başkan Salih Erdem oldu. Bana da Saymanlık görevi verildi.

Mangal gibi yürek!

Yaşlar genç ama yürekler mangal gibi. İşte Trabzonsporluluk dediğimiz şey buydu. Enerjiniz, yüreğiniz ve beyninizin harmanlandığı bir olaydı. Herkes çapına göre elini taşın altına, bazıları vücudunu koyuyordu. Bütçenin büyük bölümünü başkan ve yönetim kurulunda olan birkaç kişi karşılıyordu. Diğerleri de kimi itibarı, kimi becerisiyle geliyordu. Bana göre gelmiş geçmiş en büyük genel kaptan Süha Akçay'dır. Gencecik yaşında büyük sorumluluk aldı ve başarılı oldu.

Boş çuval gibi bırakıldı!

Şamil Ekinci, Trabzonspor'a çok para ve emek verdi. Şamil'in son dönemi olan 1980 yılının Nisan ayı başında kendisinden gelen teklifle kara yolu ile Avrupa seyahatine çıktık. Süha Akçay ve Utku Bozoğlu da gelecekti ama Utku son anda vazgeçti. Süha ise Bolu'da bizi bıraktı. Şamil ile 28 gün Almanya ve İsviçre'de kaldık ama o 28 gün boyunca Trabzonspor'la alakalı tek kelime konuşmadık. Bu çok ilginçtir. Sonrasında Trabzon'a döndük, Mayıs sonu itibariyle aniden yönetim kurulu görevi bırakarak seçime girmeyeceklerini beyan etti, ben de o yönetimde olduğum için karara uydum.

Atamayla gelen tek başkan

Biz bıraktık ama yönetime talip olan çıkmadı. En büyük nedeni ekonomik şartlardı. Tabiri caizse, koca şampiyon bir takım boş çuval gibi bırakıldı. Bu arada tüzükte bulunan, 'divan kurulu geçici yönetim oluşturur' maddesi devreye girdi. Aklımın ucundan geçmemesine rağmen başta Rıfat Dedeoğlu olmak üzere, bir heyet Of'a ziyaretime geldi. Divan kurulunun beni başkan olarak atayacağını ve yönetimimi oluşturmam istendi. Şartlar zordu ama bunu askerlik gibi kutsal bir görev olarak gördüm. Toplum hayatında bir yerlere gelebilmişsek bunu bu şehir sağladı düşüncesiyle, 'ya Allah bismillah' deyip 1980 Haziranında tayinli yönetim oluştu. Kulüp tarihinde divan kurulunun atamasıyla gelen tek başkan benim.

Hisseleri sattı, transfere harcadı

Bu geçici bir ara dönemdi ama bazıları tedirgindi. Basında yönetimimizi yıpratma yönünde haber ve beyanatlar yer almaya başlamıştı. Bunu ortadan kaldırmak için bir ay sonra olağanüstü kongreye gittik. Karşıma Mustafa Günaydın aday olarak geldi. Kongreden başarıyla çıktık. Elimizde şampiyon bir kadro vardı. İlk iş futbolcuların ve teknik ekibin gecikmiş primlerini ödedik. Bazı futbolcularımızla transfer sözleşmeleri yenilendi. Tabi tüm bunlar için para gerekiyordu. O zamanlar Trabzon'da Kuzey Holding adı altında bir oluşum vardı, bu holdingin iki büyük finansörü vardı. Birisi Şamil Ekinci, diğeri de bendim. Transferde sıkıntı ortaya çıkınca bir dakika bile tereddüt etmeden Kuzey Holding'deki hisselerimi o gün artı değerine bakmadan nominal değerden Şamil'e devredip parayı transferde kullandım.

Bu, Trabzonsporluluk ruh halidir

Sadece ben değil diğer arkadaşlarım da böyleydi. Zaten başka türlü de olmazdı. Bu futbolcularımızda da böyleydi. Biraz fazla para verildiğinde hemen başka kulübü tercih etmiyorlardı, eksik alsalar bile Trabzonspor'da kalmayı seçiyorlardı. Trabzonsporluluk ruhu böyle oluştu. Bu bizim için çok normal bir davranıştı. Olması gerekendi. Bizler Trabzonspor'da görev almayı askerlik gibi kutsal gördük. Futbolcusundan tutunda, teknik kadroya ve yönetimde olan olmayan herkes bunu böyle kabul etti.

basliksiz-1.jpg

TRABZONSPOR,1980 - 1981 / Ayaktakiler: Tuncay Soyak, Güngör Şahinkaya, Arif, Hüsnü Özkara, Şenol Güneş, Necati Özçağlayan. Oturanlar: Turgay Semercioğlu, İskender Günen, Cemil Canalioğlu, Sinan, Ahmet Ceyhan.

Aleyhimde çalışmalar başladı!

Trabzonspor 1980-81 sezon şampiyonu oldu. Sonra arkamızdan oyunlar, laf dokundurmalar başladı. Bir sabah sürekli takip ettiğim Tercüman Gazetesi yazarlarından Necmi Perekli, 'Başkan Ataman git gide prestij kaybediyor' diye yazdı. Benim aleyhimde çalışmalar başlamıştı, arkadaşlarım arasında da çözülmeler oldu. Bu bana çok dokunmuştu. Bunun gibi olumsuzluklar üst üste gelince bir arkadaşımı çağırdım ve olağan üstü genel kurul düşündüğümü söyledim. Kendimi tanıyamaz olmuştum. Çünkü sevdiğim insanların bile iyi niyetli olduklarından şüpheye düştüm. Bu ruh haliyle bu işi götüremezdim.

Sümer olayı

Bu arada bir de hoca değişikliği yaptık. Şampiyon takımın hocası Özkan Sümer'di, onunla yaşanan bir sorun nedeniyle, 'Sümer'in istifasını kabul ettik' diye medyaya açıklamada bulundum. Aslında Özkan istifa etmedi ama muhtıra tarzında bir mektup verdi bize. Kulübün işleyişiyle ilgili bir takım taleplerde bulunmuş. Direktif verir tarzda. Sonunu da şöyle bağlıyor, 'bu söylediklerim yapılmadığı andan itibaren idmanlara çıkmayacağım.' Sordurdum, o gün idmana çıkmadı. Bu istekler 15-20 gün yerine getirilmezse idmana çıkmayacak. Böyle bir şey olabilir mi? İşte o dönem bu da üzerine geldi. Sümer'in ardından Ahmet Suat ile anlaştım. Tabii bu süreç beni bezdirdi, yıldım. Arkadaşların ısrarı oldu ama ben bir daha aday olmamaya karar vermiştim.

Şehrin ağırlığı azaldı

Bir defa Trabzonspor bu şehre çok bol geldi. Bizim ressam şairimiz Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun bir şiiri vardır, 'Yaradana mektuplar' kitabında. Orada der ki; 'dağların ayaklarımıza çok bol geldi. Onları bir kere bile giyen olmadı'. Trabzonspor da o şaşalı döneminde bu şehrin ayağına çok bol geldi. Bunu şunun için diyorum, bir şehir bir kulübü eğer finanse edemiyorsa, giderek yönetim kurulu başkanı dahi bulamıyorsa bu akıbeti hazırlayan durumdur. Eskiden İstanbul'da kulüp için yardım geceleri düzenlenirdi, bunların öncülüğünü rahmetli İbrahim Cevahir yapardı. O gecelerde hiç kimsenin aklından 'en çok parayı ben verdim, yönetim kurulu başkanı ben olmalıyım ya da İstanbul'dan başkan seçelim' düşüncesi geçmiyordu. Ama zaman içerisinde bu değişti. İstanbul'un etkisi artarken Trabzon şehrinin kulüp üzerindeki ağırlığı azaldı.

Trabzon'dan yönetilmeli

Ben, bir futbol kulübünün bulunduğu şehirden yönetileceği kanaatindeyim. Başkanlığım döneminde işyerim elli kilometre mesafede bulunan Of ilçesindeydi, bu bile bazen sorun oluyordu. Çünkü oluşacak bazı kıvılcımları ateş bacayı sarmadan halletmek gerekiyor. Benim Trabzon'da olmam ve buradan ayrılmamam isteniyordu. Onun için Trabzonspor büyük bir marka ve bu şehrin prestijidir, bu şehirden yönetilmelidir. İyi niyetli olabilirsiniz ama uzaktan yönetim olmaz. Örneği var mı bilmiyorum ama diğer kulüplerin başkanları hep aynı şehirde. Bizde bunun oluş nedeni insan kaynaklarındaki zafiyetimiz. Bu ekonomik zafiyeti de getiriyor. Bence ekonomik durum her zaman prestij kurtarıcısı değildir, prestij temsildedir. Temsil ise başkanı ve yöneticilerin bu şehirde olmasıyla, direk temasla mümkündür. Bu futbolcular için de geçerlidir. Bunlar benim kişisel kanaatimdir.

basliksiz-2.jpg

TRABZONSPOR,1981 - 1982 / Ayaktakiler: Bahattin Güneş, Şenol Ustaömer, Şenol Güneş, İskender Günen, Hüsnü Özkara, Necati Özçağlayan. Oturanlar: Mustafa Gedik, Yaşar, Turgay Semercioğlu, Halil İbrahim, Cemil Canalioğlu.

TARİHTEN BİR ANI

Özak'ın transferi

1972-73 sezonu, Trabzonspor henüz 1. Lige çıkmadı. O zamanlar Faruk Özak, Rizespor'da futbol oynuyor, ayrıca takım kaptanı. Trabzonspor'a transferi gündeme geldi. Bu konuda mütevazı olmayacağım; benden başka bir Allah'ın kulu Faruk Özak'ı Rizespor'dan transfer edemezdi. Çünkü daha önce kaleci İrhan'ın Rizespor'a transferi konusunda sıkıntı yaşanmıştı, Rizespor Başkanı Bahattin Coşkun bunu unutmamıştı. Bahattin ağabeyi çok sever sayardım. Nitekim Özak'ın transferi gündeme gelince Bahattin ağabey, yapılamayan transferi hatırladı ve işi yokuşa sürdü. Araya girdim ve halledeceğimi söyledim. Yönetim paralarının olmadığını söyledi. Ben de kulübe transfer için 50 bin lira bırakıp Rize'ye gittim, Bahattin ağabey bizi evinde ağırladı. 'Faruk'un transfer parasının bir kısmını da ben karşılıyorum. Umuyorum önce sana yapılanı sen şimdi bana yapmazsın' dedim. 50 bin lira peşin 37 bin 500 lira bilahare verilmek üzere, bir de Rize'de geliri Rizespor'a kalacak bir maç oynama teklifini yaptım. Beni kırmadı, teklifi kabul etti. Çarşamba günüydü, 'Parayı cuma günü mesai bitimine kadar getirsinler' dedi. Pazartesi eczaneye geldim, Faruk Özak ve kulübün muhasebecisi Naci Gürkök içeri girdi. Ben teşekkür ziyaretine geldiklerini düşündüm. Faruk, 'beni transfer etmediler' dedi. Naci'ye döndüm, 'nasıl olur, kulübe bu iş için elli bin lira bırakmıştım' dedim. Naci de, 'o para on amatör sporcunun profesyonel kadroya alınmasında kullanıldı' dedi. Ben de hemen bankadan 50 bin lira daha çektim Naci'nin çantasına koydum, 'bu çanta Rize'ye kadar açılmayacak' dedim ve onları Rize'ye gönderdim. Bahattin abiyi aradım, tabi ikna etmek zor oldu, çok sinirlenmişti. 'Bu benim prestij işim' dedim. Faruk Özak'ı transfer ettik. Faruk o sene çok güzel top oynadı. Ayrıca çok güzel ağabeylik, kaptanlık yaptı. Her zaman derim, 1. Lige çıkmamızda da çok büyük katkısı oldu. Hem oynadığı futbol hem de kattığı moral değerlerle.

12.06.1980 - 02.07.1980 Dönemi Olağan Yönetim Kurulu
Kongrede seçilen yönetim kurulu: M. Şamil Ekinci, Nizamettin Algan, Utku Bozoğlu, Süha Akçay, Besim Kahraman, A. Celal Ataman, Derviş Bayraktar, Orhan Çobanoğlu, Kenan İskender, Kenan Kakışım, Hüseyin Usta, Necati Kanca.
M. Şamil Ekinci, Nizamettin Algan, Utku Bozoğlu, Süha Akçay ve Besim Kahraman görev kabul etmedi. Divan Başkanlık Kurulu yetkisini kullanarak, doğan yönetim boşluğunu Abdullah Beşir, Faruk Nafiz Özak, Abidin Melek, Kayhan Karahasan ve A. Recep Pirselimoğlu ile doldurdu.
Görev dağılımı: A. Celal Ataman (Başkan), Derviş Bayraktar (Asbaşkan), Orhan Çobanoğlu (Genel Sekreter), Abdullah Beşir (Genel Sayman - Amatör Şube Kaptanı), Kenan İskender (Genel Kaptan), Faruk Nafiz Özak (Genel Kaptan Yardımcısı), Kenan Kakışım (Lokal Amiri), Hüseyin Usta (Üye), Abidin Melek, Necati Kanca, Kayhan Karahasan, A. Recep Pirselimoğlu.

1980 - 1981 SEZONU (02.07.1980 - 04.10.1981 Dönemi Olağanüstü Yönetim Kurulu)
A. Celal Ataman (Başkan), Derviş Bayraktar (Asbaşkan), Orhan Çobanoğlu (Genel Sekreter), Kayhan Karahasan (Genel Sayman), Kenan İskender (Genel Kaptan), Abdullah Beşir (Amatör Şubeler Başkanı), Altay Eyüboğlu (Dış İlişkiler), Kenan Kakışım (Lokal Amiri), Recai Atal (Üye), Nevzat Ergüney, Abidin Melek, Mustafa Günaydın.
Not: İstifa eden Mustafa Günaydın'ın yerine 08.07.18980'de Fuat Eyüboğlu; Recai Atal'ın yerine de 09.07.1980'de Ahmet Recep Pirselimoğlu getirildi.

19.08.1980 Yeni Görev Bölümü
A. Celal Ataman (Başkan), Fuat Eyüboğlu (Asbaşkan), Orhan Çobanoğlu (Genel Sekreter), Ahmet Recep Pirselimoğlu (Genel Sayman), Derviş Bayraktar (Genel Kaptan), Abdullah Beşir (Amatör Şube Başkanı), Nevzat Ergüney (Genel Sekreter Yardımcısı), Abidin Melek (Başkan Yardımcısı), Altay Eyüboğlu (Başkan Yardımcısı), Kenan Kakışım (Lokal Amiri), Kayhan Karahasan (Üye), Kenan İskender.
İstifa eden Altay Eyüboğlu, Derviş Bayraktar ve Kenan İskender'in yerine 07.06.1981'de Ömer Gümrükçü, Hüseyin Yaroğlu ve Yılmaz Emiroğlu getirildi.

07.06.1981 Yeni Görev Bölümü
A. Celal Ataman (Başkan), Kenan Kakışım (Asbaşkan), Orhan Çobanoğlu (Genel Sekreter), Ahmet Recep Pirselimoğlu (Genel Sayman), Nevzat Ergüney (Genel Kaptan), Abdullah Beşir (Amatör Şube Başkanı), Abidin Melek (Üye), Fuat Eyüboğlu, Altay Eyüboğlu, Kayhan Karahasan, Derviş Bayraktar, Kenan İskender.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.