Osman Çavuşoğlu
ATATÜRK VE TÜRKİYE...
Hayatı cephelerde geçen ve 57 yıllık ömrüne bütün dünyaca kabul edilen başarıları sığdıran Dünya Lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Osmanlı’nın küllerinden yarattığı Ulus Devlet’in bugün geldiği nokta kabul edilebilir değil.
Kurtuluş Savaşı öncesi yakın çevresindeki Halide Edip Adıvar’ın bile Amerikan mandasından yana tavır koymasıyla kafasında şimşekler çakan Atatürk, müthiş bir zekayla Halide Edip’i ikna ederek yanına çekmişti. Kurtuluş Savaşı sırasında henüz daha 1. Meclis kurulmadan O’na, 6 Nisan 1920’de ‘’Bu savaşın haklılığını Dünya Kamuoyuna nasıl anlatabiliriz’’ diyerek Anadolu Ajansı’nın kurulmasını sağlamıştı. Ardından 23 Nisan 1920’de meclisi açmış ve 29 Ekim 1923’de de dünyanın en güzel yönetim sistemi Cumhuriyet’i ilan etmiş ve birçok Ortadoğu ülkesine model olmuştu...
Sonra hepimizin bildiği devrimler ve ardından fabrikalar, demir yolları derken Türkiye, Hazreti Peygamber’in soyundan gelen o Yüce İnsan ve ekibi sayesinde 1923-1938 yılları arasında yıllık %7.5 büyüme hızıyla Dünyanın en hızlı kalkınan ülkelerinden biri olmuştur.
Geldiğimiz noktada özelleştirme adı altında Cumhuriyetin kazanımları özellikle son 19 yılda hızlı bir şekilde birer birer satılmıştır. Yine bu dönemde 2011 yılında Halk Sağlığı’na devredilen Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü kapatılmıştır. Bu enstitüye dünden daha çok bugün ihtiyacımız olduğu açıktır. Bu sayede yıllarca dünyadaki ülkelere aşı satan Türkiye gitmiş, yerine birçok konuda olduğu gibi bu konuda bile dışa bağımlı bir ülke haline gelmiştir.
Bugün ekonomisi, salgının etkisiyle de yerle bir edilmiş ülkenin, dış borcu devlet garantili özel sektörle birlikte 600 milyar dolar seviyesine yükselmiştir. Üstelik 128 milyar dolarlık Merkez Bankası rezervimiz bile ortalarda yok. Kefen paramız da meçhul...
Sonuç har vurup harman savurmaya devam eden ve itibardan tasarruf olmaz diyen bir anlayışla ülkeyi uçurumun kenarına getiren bir yönetimle nereye kadar. Kafalardaki soru işareti budur.
Bugün tek çözüm yolumuz var... O da Ülkemizin fabrika ayarlarına dönmesi ve Atatürk’ün yolundan ayrılmamasıdır. Tek kurtuluşumuz, ülkemizin en zor dönemde planlı ve programlı bir şekilde izlediği yolu izlemektir. Aksi olursa freni patlamış, tam gaz giden bir kamyonun nereye çarpacağı belli değildir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.