GAZETECİLER GÜNÜ!

10 Ocak tarihinde bir çok dosttan, arkadaştan, meslek gruplarından, kurumlarından “Gazeteciler gününüz kutlu olsun” mesajları aldım. Benim gibi her halde tüm meslektaşlarıma da bu mesaj iletilmiştir sanırım!

10 Ocak Gazeteciler Günü imiş… Ama “Çalışan Gazeteciler Günü.” Yani, çok üzgünüm dostlarımız mesajları gönderdiler ancak, biz artık çalışmadığımız için adres yanlıştı!

Sadece mesajla bitmedi bu iş… Başta belediyelerimiz, başkanlarımız, valimiz, emniyet müdürümüz de kutladı gazeteciler gününü… Ayrıca Gazeteciler Cemiyeti’ni de ziyaret ettiler. Sağ olsunlar. Onların samimiyetinden şüphemiz yok. İyi niyetli olduklarına eminim.

Yalnız ortada büyük bir sorun var! Artık gazetecilik ya da yaygın deyişle medya sektörü ortalıkta yok! Yok! Ne doğru dürüst gazete var, ne televizyon… Bunlar niye yok? Çünkü gerçek gazeteci kalmadı da o nedenle… Tamamen bölünmüş, ayrı tellerden çalan, aynı olaya yüzde yüz farklı yorum yapanlar mı ararsınız, gazeteciliği çıkar uğruna alet edenleri mi bilemem doğrusu…

Artık gazetecilik yapılmıyor. Hem yapılmasına izin verilmiyor, hem de pek kimselerin de aldırdığı falan yok… Yapılanın büyük çoğunluğu PR… Yani halkla ilişkiler… Bunu da doğru yapsalar sözüm olmayacak ama bu da yok! Bu meslekte yeni olanların tek amacı biraz çevre yaparak kapağı başka bir yere, mümkünse resmi bir kuruma atmak… Haa onları suçluyor muyum? Asla… Çünkü iş yok… Meslekte zaten para yok. 3-5 kuruşa çalışanlar bile belki de şanslı…

Gençleri bıraktım asıl üzüntü vereni ise koskoca anlı sanlı, ünlü kodaman gazeteci eskilerinin hala yalakalık yapmayı marifet saymaları… Üstelik bunu hiç saklamaya gerek bile duymuyorlar.

Ünlü gerçek gazeteci, haberci, röportaj ustası, yazar merhum Celelettin Çetin’in (1928 - 2006) yazdığı kitaplardan bana göre en değerlisi olan İşte Babıali adlı eserini yeniden okudum. Kitap 1991 baskısı… Yani 30 küsur yıl önce yazılmış. Yazıldığı zaman da kitapta diline doladıklarının tümü hayatta… Garip olan bunlardan birkaçının hala bu meslekte aynı fırıldaklarla uğraşmaları…

Çetin, mesleği ve yalakaları o kadar güzel anlatmış ki… Birebir yaşamış da… Hiçbir yerden ses çıkmamış! Kabullenmişler! Meslek 12 Mart muhtırasından sonra bozulmaya başlanmış. Ben 1975’te mesleğe başladım ve görüşüme göre 12 Eylül 1980’le birlikte gazetecilik de bozulmaya başlamıştı! Ama yanılmışım. Evveli de varmış… Hatta 1950’lere kadar gidebiliriz. Ama nereye gidersek gidelim mesleğin kaderi değişmiyor. Aslında hiçbir şey de değişmemiş gibi duruyor.

Eskilerimiz “Gazetecinin eşi dul, parası puldur” derlerdi. Evet, bana göre gerçek hiçbir gazeteci zengin değildir ve olamaz da… Zenginlik kötüdür demiyorum, sadece bu mesleği yapanlar içinde zengin olan varsa meslekten zengin olması mümkün değildir diyorum.

Mesleğimiz gerçek manada sıkıntıya ortak olmaktır. Dünyada para için yapılacak en son meslek de gazeteciliktir. Biz artık ömrümüzün sonuna geldik. Bundan sonra düzeleceğini sanmam ama, yine de umutluyuz diyerek kendimizi kandırabiliriz.

Bu nedenle tüm gerçek sevenlerimize teşekkür ediyorum. Can çekişmekte olan mesleğimiz adına… yalan da olsa hoşuma gidiyor doğrusu…

,

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.