Faruk Ata
Oy Trabzon Trabzon…
Türkülere konu oldu.. 5 Bin yıllık tarihi ile birçok medeniyetlere ev sahipliği yaptı.. Kültür, sanat, spor, sağlık, sinema ve birçok alanda sayısız insanlar yetiştirdi..
Farklı kültürlerin bir arada elele, gönül gönüle yaşadığı bir medeniyet kenti idi Trabzon..
Şöyle bir geriye baktığımızda, ya da tarihini biraz irdelediğimizde birçok ülkenin konsolosluklarının bulunduğu, bahçeli evlerinden canlı müzik seslerinin yükseldiği, neredeyse 80-90 yıl önce golf oynanan bir kentten bahsediyoruz.
Yazmaya kalktığınızda onlarca medeniyet nimetlerini altalta sıralayacağımız bir kentti Trabzon..
Sadece bunlar mı?
Tabii ki hayır…
Eski fotoğraflarına baktığımızda kent merkezlerinde bulunan hemen hemen her evin bahçesinde ağaç ve meyvelerin bulunduğu, yeşilin denizle bütünleştiği kent gitmiş, yerine sırtını denize çevirmiş bir kent gelmiş.
O eski fotoğraflara bakmaktan korkar hale gelmişiz..
Bugün Trabzon, her geçen gün yeşilin kaybolup yerini betonun aldığı bir kent haline geldi, getirildi.
Suçlu aramayalım…
Trabzon’un bu duruma gelmesinde herkesin payı var..
Sahiller yok edilerek, deniz doldurularak sadece doğal denge bozulmuyor.. İnsanların denizle bütünleşmesinin önüne geçiliyor.
Akyazı stadı…
Şimdi de Şehir Hastanesi ve daha niceleri..
Adeta insanların denize ulaşmaması için çaba harcanmış ve harcanmaya da devam ediliyor.
Denize girilecek birkaç nokta dışında yer bulmak zor.. Hele hele plaj olgusu yok olmak üzere…
2004-2008 Döneminde büyük bir sürpriz yaparak Ak Partili rakibini az bir oy farkıyla geride bırakarak CHP’den Trabzon Belediye Başkanı seçilen M. Volkan Canalioğlu, görev süresi içerisinde her zaman seslendirdiği, “Trabzon’u eski haline getirmek için yıkıp yeniden inşa etmek lazım” sözünün ne kadar doğru olduğunu yeni anlıyoruz.
Nitekim kentte son 15 yıl içerisinde çeşitli mahallelerde geri dönüşüm projeleri başlatılarak, o eski ucube, kent estetiğine hiç de yakışmayan binalar yıkılıyor..
Yıkılmasına yıkılıyor da, yapılan planlamalar ne kadar doğru.. TOKİ eliyle inşa edilen binalar tamamen müteahhit mantığıyla yapılıyor ve kent estetiği hiç de dikkate alınmıyor.. Projeler yüksek kat ve kar amacı güdülerek hayata geçiriliyor.
Böyle olunca da Trabzon kent merkezinde bulunan yeşil alanlar bir bir yok oluyor.
Trabzon turizminin en önemli hususlarından biri olan mimari zenginliğini, yayla kentler, turistik ahşap lokanta ve kulübe tarzı oteller gibi doğal yapılarla zenginleştirirsek her şeyden önce kendi öz kültürümüze sahip çıkmış ve onu yaşatmış oluruz.
Kısaca Trabzon’un o eski halinden eser yok şimdi…
Yıkın, çivi çakmayın…
Çünkü Trabzon yıktıkça güzelleşecek bir kent konumunda…
Faruk Ata
05.07.2021
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.