Turizm sizin neyinize!

Karadeniz denizi, doğası ile herkesin gitmek, görmek için gıpta ettiği bölgelerimizden biridir.

Balığı, tatlısı, pidesi, mıhlaması, turşu kavurması yöresel yemekleriyle damaklarda tat bırakır. Bir gelen bir daha gelmek ister.

Yaylaları, buz gibi gölleri insanın içine işler. Hafızasına iz yapar. Ayder, Kafkasör, Karagöl, Uzungöl, Sümela, Hıdırnebi, Kümbet, Sultanmurat yaylaları türkülere boşuna konu olmadı. Şair şifalı otları için 15 doktora bedel derken abartmadı.

Ya biz insanlar bu güzelliklere ne yaptık. Betona teslim etmek için taş yığınına çevirdik. Çevresel sorunları bilmeyen yok. Bu güzelliklerden faydalanmak için ailece Uzungöl’ün yolunu tuttuk.

Kışın soğuğunda bahriyeli asker gibi horona dizilen çam ağaçlarının göle yansıması insanın içini kıpır kıpır ediyor.

Kısmen buz tutan göl üzerinde kayak yapan ördekleri izlerken gülmemek elde değil. Yazın binlerce turiste ev sahipliği yapan Uzungöl kışın evsiz yetim çocuk gibi. Sessiz, sanki içinden haciz memuru geçmiş gibi.

Her mevsimi güzel olan Uzungöl kışın turizmden neden nasibini almaz diye çok düşündüm. Tesislerin yüzde 90’ı kapalı. Açık olanlar ayakta kalmaya çalışan yaşlı Çınar ağacı gibi.

Bu kafayla turizm olmaz. Sadece Araplara endeksli turizm olmaz. Çeşitlilik lazım. Farklı ülkelere açılmak lazım. Hatta yerlilere hitap etmek lazım. Hafta sonu canlı müzik yapacak bir mekan bile yok. Kemençeyi, tulumu, kavalı, yöreye özgü müzikleri nerede dinleyecek! Balı alırken organik mi diye sorarken yöresel sesi yerinde dinleyip horunla bütünleştirmek hoş olmaz mı?

Kışın Uzungöl gazı kaçmış gazoz gibi duruyor.

Bu sadece Trabzon’un sorunu değil, memleket sorunu. Abant’ı koruyan devlet yasaları Uzungöl’ü neden korumadı?

Karadeniz’i dört mevsim yaşamanın yollarını bulmak lazım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.