Güneş’in Emre hamlesi doğru mu? Yanlış mı?

Şenol Güneş’i kalecilik ve teknik direktörlük yaşamında yerelde en fazla eleştiren gazetecilerden biriyim!

Şenol Güneş, yarım asrı aşkın bir süredir futbolun içinde. Oynadı, oynattı.

Hiç unutmam, Avni Aker’de bir maçta uzaktan bir gol yemişti. Bende, Tercüman Gazetesi’nde ‘Şenol kesin miyoptur’ diye yazmıştım!

Şenol Hocayı teknik direktörlük yaşamında da eleştirdim. 1995-96 sezonunda, şampiyonluğu Fenerbahçe’ye ikram etmiştik.

xxx

Yanılmıyorsam 2005 yılıydı. Bir gün menajer Adnan Demir, gazeteye geldi. Akşam saatleriydi. ‘Şenol Hoca, sizi Güney Kore’ye davet ediyor. Yarın gidelim’ dedi.

Ben de ‘Beni davet eden arar’ dedim. Adnan, ısrarla hocanın davetini tekrarladı.

Ertesi gün, Trabzon’dan İstanbul’a oradan da Güney Kore’nin başkenti Seul’e uçtuk.

Havalimanında bizi karşıladılar. Doğruca Seul kulüp binasına gittik. Masanın üzerinde kağıtlar. Şenol Hoca, bir şeyler karalıyor.

Masayı öyle görünce, ‘Hoca bırak bu işleri’ dedim.

Orada ligin bitimine üç hafta kalmıştı. Şenol’un takımı üçünü de yenerse şampiyon olacaktı.

Lig ikincisi ve üçüncüsü biri deplasmanda olmak üzere yendi ve takımı ilk sıraya yükseldi.

Son maçı lig sonuncusu ile idi.

‘Hoca, ben gidiyorum, tebrik ederim, hayırlı olsun’ dedim. Hoca’nın Kore’de yardımcılarından biri Galatasaraylı Yasin’di…

İstanbul’a geldim. Trabzon uçağına bindim. O gün Trabzonspor’un İstanbul’da maçı vardı. Bordo maililer farklı kazanmıştı. Maç sonrası Serdar Bali, Hayrettin Hacısalihoğlu ve birkaç yönetici uçağa bindiler.

‘Şenol işi gördü. Şampiyon oldu’ dedim.

Serdar, güldü ve ‘zor biraz’ dedi. İtiraz ettim, rakip küme düşmüş. İddialı ekipleri yendi. Bu maçı havada kazanır’ dedim.

Gece geç saatlerde Serdar aradı ve ‘Ben size ne dedim’ dedi….Hoca, son maçı kaybetmiş ve takımı ligi ikinci bitirmişti.

xxx

Son yıllarda aktif olarak spor muhabirliği yapmadığım için, maçları izleyip kritik yazıyordum.

Trabzonspor’un o hafta Karabük ile maçı vardı. Tesislerde, geniş katılımlı bir basın toplantısı vardı. Beni de ısrarla, toplantıya davet ettiler. Kalktım gittim. Onlarca gazeteci ve yönetici.

Şenol Hoca, Karabük maçının gündüz öğle saatlerinde oynanmasına tepki gösterdi ve TFF’yi eleştiriyordu.

Söz aldım ve ‘Hoca, Trabzonspor için maç saati çok da önemli değil. Avrupa da gece geç saatte, gündüz öğle saatlerinde maçlar oynanıyor’ dedim ve bu olayı gündem yapmasının doğru olmadığını söyledim.

Beklemediğim bir çıkış yaptı ve ‘Ben seni zaten okumuyorum’ dedi.

Ben de, ‘senin beni okuman çok da önemli değil, beni halk okuyor’ diye karşılık verdim.

O olaydan sonra, hoca bize küstü. Uzun süre dargın kaldık. Sonra, telefonda da olsa konuştuk, barıştık.

xxx

Güneş gibi Özkan Hocayı da çok eleştirmişimdir. Yıllar önce Sümer, 19 Mayıs Spor Salonunda akşam saatlerinde taraftarla bir toplantı yapmıştı. Beni ve rahmetli Mehmet Tan’ı eleştireceğini tahmin etmeme rağmen, kalktım, 19 Mayıs Spor salonuna gittim.

Salonun üst tarafındayım. Yanımda Osman Arz ve birkaç arkadaş… Özkan Hoca, bize veryansın ediyor, eleştiriyor, taraftarı bize karşı yönlendiriyor. Taraftar aleyhimize tezahüratta bulunuyor.

Osman Arz, koluma giriyor, ‘Abi arkadan çıkalım’ diyor ve beni salondan gizlice çıkarıyor.

Şenol Güneş ve Özkan Sümer, tüm eleştirilere rağmen Türk futboluna damga vuran isimlerdir. Bunlara bir de Ahmet Suat’ı, Fatih Terim’i, Mustafa Denizli’yi ekleyebiliriz.

Şenol Güneş’in yanlışları yok mu? Elbette var. Şenol hiçbir şey yapmazsa, yanlışı da hatası da olmaz!

İstanbul’un üç takımında top koşturduktan sonra, hocalığa başlayan ve zirve yapan ve zirvede kalan kaç isim var? Oğuzlar, Aykutlar, onlar bunlar nerede?

Güneş’in, Emre Belözoğlu hamlesi kimileri tarafından eleştirilse de, bana sürpriz gelmedi.

Çünkü Şenol Güneş, Trabzonspor’un değil milli takımın hocası ve profesyonel bir teknik adam! İstisnalar dışında hiçbir profesyonelin takımı ve rengi olmaz! Ve ayrıca TFF’nin ırkçılıktan mahkum olmuş eski bir topçuyu istihdam etmesi Güneş’in sorunu da değil.

Ahmet Suat, yıllar önce Trabzonspor’dan 4 topçuyu malum sebepten (Bir karşılaşmada) göndertti. Türk futbolunu yönetenler ise 2010-11 sezonunda belgeli şikeye ceza vermediği gibi ödüllendirdi.

Balık baştan korktuktan sonra, kuyruğu tuzlamanın bir anlamı yok!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.