Süleyman Varlıbaş: Gözümüzün içine baka baka Trabzonspor’un hakkını yiyorlar!

Trabzonspor'u Yönetenler Konuştu-37

Süleyman Varlıbaş kimdir?

1951'de Trabzon - Çaykara Ulucami Köyü'nde doğdu. İlkokulu Ulucami Köyü'nde, orta ve liseyi Trabzon'da bitirdi. 1971'de Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zirai Ekonomi Bölümü’nden mezun oldu. 1980'e kadar ÇAYKUR fabrikalarında yöneticilik yaptı. 1980'de baba ve kardeşleriyle birlikte inşaat işine girdi. Ruhunda inşaatçı olmak vardı. Sabahtan akşama kadar şantiyelerdeydi. Önce Trabzon'da, sonra Hatay ve Adana'da iş kurdular. Ardından da İstanbul'a yerleşti. Meridyen projesinin dünyada ödülleri var. Zira meridyen, dünyanın en çevreci, en iyi mimari yerleşim projesi.

Benliğimize işleyen marka

Trabzonlunun en büyük sevdası Trabzonspor'du. Bu sevda Trabzonspor kurulduğunda başlamış, aynı büyüklükte devam etmektedir. Bizim her zaman övündüğümüz, iftihar duyduğumuz Trabzonspor, bizim benliğimize işleyen bir markadır. Trabzonspor kurulduğunda lise son sınıftaydım. O zamandan beri benim için en önemli değerlerden bir tanesidir.

Uykusuzluk!

Biz lisede okurken Trabzonspor'un hocası Hayri Gür, benim beden eğitimi hocamdı. O dönemden içimize girmiştir bu sevda. Şenol Güneşler, Necmi Perekliler… Mükemmel günler yaşattılar bize. Trabzonspor, Trabzon'un kalbiydi o zamanlar. O zamanlar; Trabzonspor'un maçı olduğunda tüm şehirdeki insanların kalbi 'Trabzonspor' diye atardı. O maçın coşkusuyla herkes yaşardı, galibiyetin karşılığı ise bayramdı. Az olurdu ama mağlup olunca insanlar kahrolur, şehir sessizleşirdi. Bu duygu, bu ruh başarıyı perçinlerdi. Şimdi ise bu değerlerin eksildiğini görüyorum zamanla. Eskiden maçtan birkaç gün önceden başlardı uykusuzluk, ya şimdi!

Beceriksizlik!

Trabzonspor şampiyon olduğunda biz de şampiyon olmuş gibi geziyorduk ülkenin her yerinde. Biz övünüyorduk, bizim gibi tüm Anadolu övünüyordu. O yıllarda bir Anadolu çocuğu olarak Trabzonspor'un şampiyon olması büyük bir iftihar nedeniydi. Biz o dönemleri yaşadık, o gururu duyduk ama bizim çocuklarımız göremediler. Esas beni üzen o. Keşke çocuklarımız da o gururu yaşayabilseydi. En son 2011-2012 sezonu var, bu Türk futbol tarihi için ibret olacak bir sayfa. Trabzonspor'a büyük haksızlık yapılmıştır. O dönemim yönetimindekilerin beceriksizliği yüzünden olmuştur. O hak sökülüp alınabilecek bir haktı.

Şehrin kaderi

Mehmet Ali Yılmaz, Türkiye'de üst seviyede saygı duyulan birisi idi. O saygı ve sevgi Trabzonspor'u da etkiliyordu. Şimdi bakıyorsun, bir hakem Trabzonspor aleyhine rahatça karar verebiliyor. Bunu sadece bir hakem hatası olarak değerlendirirsek yanlış yaparız, süreci iyi incelemek lazım. Bizim dönemimizde öyle hata yapamazlardı, zira hak yiyen insan o yediği hakkın bedelini ödeyeceğini bilirdi. Ama maalesef şimdi bu yok, belki de bu olmadığı için geriye doğru gidiliyor. O dönemde de masa dışı saha dışı bizim hissetmediğimiz bir sürü şeyler vardı. Belki de bizim de göremediğimiz anlayamadığımız çok şey olmuştur. Ama yıllardan beri, hem de gözümüzün içine baka baka, bu kadar rahatça bir kulübün, şehrin kaderiyle oynayamazdılar.

Bizim paramız varsa kulübün de vardı!

Mehmet Ali Yılmaz ile 1996-97 yıllarında yöneticilik yaptım. Fenerbahçe karşısında son haftalarda şampiyonluğu kaybettiğimiz dönemin hemen ardından biz göreve geldik. Camia için zor günlerdi, şehri yeniden Trabzonspor'la bütünleştirmek için çok çalıştık. Ekonomik anlamda da iyi işler yaptık. Tanju Gürsu, sanat camiasının içerisindeydi ama bizden biriydi. Trabzon'un heyecanını yaşayan, bozulmamış bir Trabzonluydu. Trabzonspor için elinden gelen her şeyi yaptı.

Büyük dikkat

Bizim dönemimizde bir bütçe yapılırken çok dikkatli olunurdu, o bütçenin altından kalkabilecek projelerle kulübe fayda sağlamaya, ihtiyaç neyse onu yapmaya çalışırdık. Ama önemli bir ihtiyaç oluşsa ve tabi ki Trabzonspor'a faydası olacaksa, kasada paranın olup olmadığına bakılmazdı. Biz hiçbir zaman kulübün parası yoktur diye düşünmezdik. Bizim paramız varsa kulübün parası vardı, bizde yoksa kulübünde yoktu.

Kalp, şehirle birlikte atmalı

Trabzonspor gibi güzide bir kulübün yöneticisi, kendi şirketindeki hassasiyet ve sorumluluk duygusunu bu kulüpte yaşamazsa ve aykırı hareket ederse, başarı mümkün olmaz. Yönetici kendi şirketi gibi hareket ederse başarı gelir. Konuşmakla yönetici olunmaz. Eksikleri iyi bileceksiniz, iyi analiz edeceksiniz, bunun nasıl giderilebileceğini hesaplayıp ona göre tedbirleri alıp uygulayacaksınız. Bilmek de yetmez, uygulamak çok önemli. Samimi olacaksınız, dürüst olacaksınız, birlik ve beraberlik içerisinde hareket edeceksiniz. O şehrin o takıma sahip çıkmasını sağlayacak etkinlikler içerisinde olacaksınız. O şehri o takımdan soğutmayacaksınız. O kalp atışını takımla birlikte o şehre yaşatacaksınız.

Biri eksik olursa!

Biz yönetim olarak kötü sonuçtan sonra bile, her maçtan, her şekilde galip çıkacağımızın bilinciyle maça çıkar, bu hislerimizi hem futbolculara ve teknik heyete hem de taraftarlara hissettirirdik. Asla puan kaybedeceğimizi düşünmezdik. O duyguyu vermezseniz başarı gelmez. Başarıyı malzemecisiyle, sokağıyla, futbolcusuyla, tüm şehirle birlikte yakalayacaksınız… Bunların bir tanesi eksik olursa başarı gelmez.

Çok hasar gördü Trabzon

Şu anda bana göre Trabzonspor biraz toparlanmış vaziyette ama yetmez. Trabzonspor çok hasar yedi çünkü kolay kolay düzelmiyor. Ama eskiye göre daha iyi. İnşallah yeni yönetim Trabzonspor'un değerlerinden ödün vermeden, işi biraz daha sıkı tutup sorumluluklarının bilinciyle hareket ederek camianın değerlerini bir araya getirirlerse, Trabzonspor yine eskisi gibi olur. Şehir zaten futbol şehri, Trabzon'da yapılacak en önemli şeylerden biri, o motivasyonu sağlamaktır. O zaman başarı peşinden gelir.

Söylemek yetmez!

Bizim Varlıbaş Holding'de, “Birileri geldi, dünyayı değiştirdi” diye bir yazı asılır. Çünkü dünyada bazı olayları değiştiren insanlar vardır, fikirler vardır. Fikirler ortaya çıktığı zaman çok şey değişir. O liderler geldiği zaman ise her şey değişir. Bu futbolda da böyledir, ekonomide de, siyasette de, savaşta da böyledir. Trabzon'da herkes bir şeyler der ama Trabzonspor'u şampiyon yapacak fikir lazım. Şampiyon yapacak lider ve ekip lazım, sadece söylemek yetmez, onu uygulayacak insan lazım. Bu geçmişte bulunmuştur, şimdi de olur. İnşallah şimdiki yönetimde olur.

Sevgi ve saygı!

Bizim dönemimizde maçlara takımla beraber gider, gittiğimiz yerde o şehrin yönetimi tarafından havaalanında çiçeklerle karşılanırdık. Takım kamp yaptığı yere, biz de o insanlarla yemeğe davet giderdik. O gece rakip takımın yöneticileriyle beraber yer içerdik, ertesi günde hep birlikte maçı izlerdik. Dönüşte ise aynı insanlarla, galip de gelsek, mağlup da olsak bizi havaalanına kadar yolcu ederdi. Yani Trabzonspor; her birimiyle gittiği yerde hürmet ve itibar görürdü, aynı şeyi biz de onlara yapardık. Bu tablo içinde taraftarlar arasında da iyi diyaloglar olurdu.

Şimdi maalesef her şey tersine döndü, kavga başladı. Yöneticiler de, taraftarlar da birbirlerini düşman gibi görüyor. Sevgi saygı yok. Bu çok kötü! Bu futbolun geleceği için de yanlıştır. (9 Ağustos 2016)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Trabzonspor'u Yönetenler Haberleri