Nevzat Ergüney kimdir?
1950 Trabzon doğumlu. Aslen Arhavili. İlk ve orta öğrenimini Trabzon'da tamamladı. İstanbul İTİA mezunu. 1973'te Trabzon Belediyesi'nde müfettişlik olarak işe başladı. 1975'te TTSO'da genel sekreter oldu, 1993'te oradan emekli oldu. O günden bugüne dış ticaret yapıyor. 1997'deTFF'de yönetim kurulu üyeliği yaptı. Bir çocuk babası.
Ciddi destek
1981 sezonunda Şamil Ekinci yönetimi artık yorulmuş ve nöbeti devretmek ihtiyacı doğmuştu. Trabzonspor'un ekonomik şartları çok kısıtlı idi. Yeni yönetim arayışında ekonomik destek vermek ve ciddi bir yönetim oluşturmak zarureti vardı. Ben de kayıtsız kalamadım. TSO Genel Sekreteri olmam nedeniyle tüm esnaf ve ticaret erbabını ve sanayicileri yakından tanıyordum. Trabzonspor'un ciddi miktarlarda para toplanmasına katkım oldu.
Günaydın'ın çabası
Bu dönemde İstanbul'dan o günlerde tanımadığım fakat sonradan da arkadaşlığımızı hiç bozmadığımız Mustafa Günaydın, Oflu hemşerimiz beni ziyarete gelerek Trabzonspor'un sıkıntıda olduğunu yönetim ve başkan arayışında olduğunu söyledi. "Başkanlığa talip olabilir miyim? Bu konuda kimlerle görüşmem lazım?" diye sordu. Ben de kendisine kulübümüzün önde gelen simalarından Rıfat Dedeoğlu, Ali Osman Ulusoy, Süha Akçay ve Besim Kahraman, Nizamettin Algan, Ali Özbak gibi duayen yöneticilerle görüşmesinin iyi olacağını söyledim. Bu heyetten kimilerinden olumlu, kimilerinden olumsuz yanıtlar geldi.
Liste delindi yönetime girdim
Bu arada da Ahmet Celal Ataman, başkan adayı olmak üzere çalışmalar başlattı. Biz de Mustafa Günaydın'ın etrafında bir liste hazırlığına giriştik. Yapılan kongrede ben ve Mustafa Günaydın, Ataman'ın listesini delerek, yönetime girmeye hak kazandık, Mustafa Günaydın başkan adayı olduğu nedenle yönetimde görev alamayacağını beyan ederek istifa etti. Ben, genel kurulun beni yönetici olarak takdir etmesi ve teveccüh göstermesi karşısında ayrılmadan yönetimde kaldım. Böylece yöneticiliğim başladı.
Güçlü bir yönetim
Ataman yönetimi ile o yıl şampiyon olduk. Ben futbol şubesi sorumlusuydum ve sezon sonunda Ataman yönetimi kongreye gitti, başka da rakip çıkmayınca tek aday Mustafa Günaydın ve ekibi yönetime seçilmiş oldu. O yönetimde ben asbaşkandım. Eyüp Aşık sayman üye idi. Atay Aktuğ, Ömer Gürsoy gibi sonradan başkanlık ve başkan yardımcılığı yapacak olan arkadaşlarımız vardı yönetimde. Yani güçlü bir yönetimdik. O yıl da averajla bayrağı Beşiktaş'a kaptırdık. Biz de kongreye gittik ve 1982 ile 1983 sezonu Mehmet Ali Yılmaz yönetimi geldi ve bu da son şampiyonluğumuzdu.
İşler yöneticilerde!
O dönemlerde kendi çocuklarımızla oynuyorduk, yüzde 80'i Trabzonluydu. Milli takıma 8 tane futbolcu veriyorduk. Mütevazı rakamlarla kendi yerli çocuklarımızı oynatıyorduk. Dışarıdan aldıklarımız da "Futbolu futbol için oynayan" çocuklardı. Ara sıra balo, eğlence yapıp, para toplardık. O zaman personel olarak bir odacımız ve bir kulüp müdürümüz vardı. Diğer işleri yöneticiler yapardı. Ben öğleye kadar TTSO'da öğleden sonra Trabzonspor'da çalışıyordum.
Beş yıldızlı otel!
Mustafa Günaydın ile Trabzonspor'da tesis olgusu başlamıştır. Başkanların önemli katkıları oluyordu. Mustafa Günaydın ve Mehmet Ali Yılmaz'ın kulübe kişisel katkıları çok olmuştur. O zaman yayın geliri yoktu. Beş bin tane serbest giriş kartı vardı. 200 amatör takım vardı. Önemli bir geliri yoktu. Fedakarlık vardı. İki yıldızlı otellerde kalıyorduk. Şimdiki futbolcular beş yıldızlı oteli beğenmiyorlar. Trabzon ekonomisi bunu kaldırmaz ki. Holding mi burası?
14 milyon borçla devrettik
Mütevazı bütçelerle borçsuz harçsız yönetilmeli Trabzonspor. Sadece Mustafa Günaydın'ın alacağı sebebiyle kulüp borçluydu devrederken. Mehmet Ali Yılmaz geldi ve bütün borçları ödedi. 30 milyon borç vardı. Hüsnü'yü Ankaragücü'ne satınca 14 milyon borç kaldı ve kulübü devrettik.
Üç banka yöneticisi
O tarihten sonra yayın meselesi oldu. Her kulübe 15 milyon dolar civarında paralar gelmeye başladı. O arada da yabancı futbolcu transferi açıldı. Fenerbahçe'nin üç banka sahibi yöneticisi var. Sizin onlarla rekabet şansınız yok. İspanya'dan hoca, Brezilya'dan futbolcu alıyor. Ayağımızı yorganımıza göre uzatmadık ve ekonomik patlamalar başladı.
Bu iş para işi!
Şimdi herkes "Öze dönüş" diyor. Bir kere bu mümkün değil. Futbol Türkiye'de statü değiştirdi. Formatı değişti. Böyle rakamlar, uçuk uçuk rakamlar... Rakiplerin ekonomik olarak çok üstün olması... Bu iş para işi. Akılla olsaydı biz hala orada olurduk.
M. Ali Yılmaz'dan çekinirlerdi
Ünal'ın Malatya'dan alınması başlı başına bir olaydı. Mehmet Ali Bey hırslı bir insandı. Ekonomik durumu çok iyiydi. Elinde güçlü bir gazete vardı. Rakip kulüpler çekinirdi. Yürekli bir insandı. Mafya gibi geçinenlerin hepsinin ağabeyidir. O yüzden efsanedir. Kendi uçağıyla maça gelirdi. Buna rağmen çok iyi yönetildi diyemeyiz. Çünkü o dönem çok fazla hoca değiştirildi. Yönetime neden alındığı belli olmayan isimler geldi. Sayısal çoğunluklar oldu. Orhan Çobanoğlu, Zeki Erkuloğlu, Hasan Yener gibi Genel Sekreterlere ihtiyaç vardı. Asbaşkan'ın ağzı laf etmesi lazım. Galatasaray başkanıyla muhatap olacak. Seviye çok önemli. Şahsen bu anlamda iyiydim. Kenan İskender ve Faruk Özak tarzında kulübü yöneteceksin. İsrafa gerek yok.
Yegane şehir!
Son yıllarda alınan bi çok karar Trabzonspor'un elinden ekmeğini almak üzere alınan kararlar. Bu sanki organize bir şekilde yapılıyor. Hakem hatalarından tut da mevzuata varıncaya kadar. Trabzonspor düşmanlığı var. Anadolu takımlarıyla rekabet olarak sadece Trabzonspor'u görüyorlar. Büyük kulüplerin taraftarının olmadığı tek şehir Trabzon'dur. Türkiye'nin her tarafında taraftarı olan yine yegane şehir Trabzon'dur. Bundan dolayı Trabzonspor'u çekemiyorlar ve zayıflatmaya çalışıyorlar. Yöneticilerimizin zaman zaman beceriksizlikleri de bu adamların ekmeğine yağ sürüyor.
TFF yönetimdeki adamlarımızın temsili çok önemli. Oradaki temsilci direnecek, güçlü olacak, bilgili olacak, hukuk bilecek, yol, yordam, yöntem bilecek. Kendini dinletecek. Biz o işi iyi becerdik. Bizim üyelerimiz var ama gelip burada hakemleri odaya tıkıyor. Senin ne işin var orada. Tarihinde ilk defa bir federasyon üyesi ceza alıyor. Böyle bir şey olur mu? Polis var bekçi var. Sen valiyle konuşacaksın. Maksadını aşan davranışlara gerek yok. Yasalar çerçevesinde kanunun sana verdiği haklarla mücadele edeceksin. MHK senden ürkecek. Oradaki üyemiz gerekirse maçımıza verilen hakemi değiştirebilmeli.
Kenan Evren'e faks çektim
Trabzonspor hiç bir dönem siyasetin emrine girmemiştir. İhtilalda bile. İhtilal zamanında Trabzonspor'da asbaşkandım. Kenan Evren'e faks çekmiş adamım. Postane alamadı telgrafı korkusundan. Asker futbolcularımız vardı. Yurt dışına çıkamıyorduk. Eyüp Aşık güldü ve dedi ki, "Bu kadar hengamede senin kağıdını kim okuyacak". Kenan Evren, Trabzon'da kolordu komutanlığı yaptı. Sonrasında evimin kapısı çaldı ve bir başçavuş geldi. "Tugay komutanımız sizi karargahta bekliyor" dedi. Gittim ve tugay komutanı bana "Nevzat Bey gözünüz aydın, şimdi emir geldi ve Trabzonsporlu futbolculara bir defaya mahsus yurt dışına çıkış izni verildi" dedi. Askerlikleri ilişikleri olduğu için pasaport alamayan futbolcuları çıkartamıyorduk. 8 futbolcumuzu götüremiyorduk. İzin aldık ve götürdük.
Banker Kastelli
Trabzonspor'a göğüs reklamını ilk defa ben aldım. Ataman yönetimi zamanında Cevher Özden lakaplı Banker Kastelli'ye gittim, "Bizim paraya ihtiyacımız var" dedim. 7,5 milyon lira değerinde bana senet verdi. İbrahim Cevahir'e telefon açtım ve "Abi ben bir reklam aldım" dedim. Bana "O dolandırıcıdır. Hemen o senetleri geri ver" dedi. Ticaret Bankası'na gittim. Genel Müdür muavini Orhan Kobal'dan (Sinem Kobal'ın amcası) 7,5 milyon TL'ye reklam aldım. Beceriler bunlardır. Yöneticilik bu dur. (25 Haziran 2016)