M. Şadan Eren kimdir?
1953'te Trabzon'da doğdu. Trabzon Lisesi’ni bitirdi. KTÜ Jeoloji bölümü mezunu. 1972'de iş hayatına atıldı. Gemi acenteliği, uluslararası nakliyat, turizm, ithalat, ihracat, mobilya bölge bayilikleri işleri ile iştigal etmektedir. Gençlerbirliği, İdmanocağı, Doğanspor ve Çömlekçispor kulüplerinde yöneticilik ve başkanlık yaptı. Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası’nda uzun süre Meclis Üyeliği, Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Meclis Başkanlığı yaptı. Halen TTSO Meclis Başkanıdır. TOBB yönetim kurulu üyeliğinde bulundu. Siyasi parti il başkanlığı, il genel meclis üyeliği ve başkan vekilliği yaptı. Çok sayıda, kuruluş, dernek ve vakıfta yönetim kurulu üyeliği yapmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.
Kendi gücüyle başarılı oldu
Trabzonspor bizim çocukluğumuzda Trabzonspor kurulmadan önce ilk ve ortaokul çağlarımızda her şehirde herkesin tuttuğu takımlar vardı. Trabzon 'da İdmanocağı, İdman gücü, Gençlerbirliği, Yolspor, Doğanspor gibi mahalli takımlar vardı. Herkes bir kulübü tutardı. Türkiye 'de de İstanbul'da da Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş gibi takımlar tutulurdu. Ne zamanki,Trabzonspor Trabzon'daki amatör kulüplerin birleşmesiyle kurulduktan sonra Trabzon'da da Trabzonspor'dan başka takım tutan çok ender kaldı. Trabzonspor tabi ki bizler için çok şeyler ifade ediyor. Şehir için tanıtım ve ekonomik açıdan her zaman önemli. Trabzonspor; Türkiye'de Türk futbolu adına üç büyükler söylemini değiştirip dört büyükler kavramını yerleştiren bir kulüptür. Kendi gücüyle her dönem Türkiye'de başarılı olmuş ve bu başarıyı devam ettirmiş tek şehir takımdır.
Teklif geldi kabul ettim
Trabzonspor'da iki defa yönetici oldum.1991'de Mehmet Ali Yılmaz'ın başkanlığındaki yirmi kişilik yönetimde yer aldım. Daha sonrada 1996'da tekrar yönetim kurulu üyesi oldum. O dönem aynı zaman da basın sözcüsüydüm. İki dönem dede güzel çalışmalar yaptığımıza inanıyorum. Trabzon'da bir iş adamıydık ve sosyal açıdan aktiftik. Trabzonspor'a hizmet etmeyi herkes kabul ederdi. Teklif geldi kabul ettim.
Çok anımız vardır
Bizim dönemimizde kulüpçülük daha farklıydı, rakamlar bu kadar yükselmemişti. Hatta o günlerde, kulüpler böyle idare ediliyor diyorduk. Ama her geçen gün masrafların arttığını, ödeme sıkıntısı yaşıyorduk ve diyorduk ki böyle giderse bu kulüplerde idareci olmak da zorlaşacak. Kimse idareci olmak istemeyecek. Sonra yine kulüp sevdalıları işe soyundu. Allah yardımcıları olsun. Anılara girersek çok anı var, hiçbirine girmeyelim.
Trabzonspor şehir merkezinden yönetilirdi
O zamanki kulüp ekonomisini yöneticiler çevirirdi. İstanbul'daki, Ankara'daki işadamları arkadaşlarımız verirdi. Bizim dönemimizde kulüplerin bugünkü gelirleri yoktu. Bugün şartlar farklı o gün daha farklı idi. Eskiden İstanbul ve Ankara'da birer temsilcimiz vardı. Trabzonspor şehrin merkezinden yönetilirdi. Şehirden yönetim kurulları seçilirdi. Sonradan bu biraz daha değişti. İstanbul'dan işadamları, Trabzonspor'u seven bu işe gönül vermiş insanlar yönetimlere girdi. Para olarak da genelde yöneticilerin verdiği paralar, maç hasılatları, işte neticelere göre alınan paralar. Televizyon hasılatları sonradan çıktı. Daha önceki zamanlarda masraflarda bu kadar büyük değildi. Kulübün bütçeleri denk bütçe gibiydi. Gelir gider dengesi vardı. Borç bakiyesi çok azdı. Onu da yönetim kurulları karşılardı. Çok az borç bile sıkıntı yaratırdı -Ki bu yaşandı-. Simdi rakamlar büyüdü işler zorlaştı. Özellikle de 1995'ten sonra hızlanmaya başladı ve artık bütçe yetmemeye başladı.
İçe dönük ve bütçeye göre hareket
Trabzonspor'un her zaman iyi yönetiliyor da maddi kısımda biraz daha dikkatli olunması lazım. Trabzonspor; ne yaparsa yapsın, borçlanmadan daha çok içe dönük, şehre dönük, bölgeye dönük bir futbol takımı kimliğinden çok kopmaması lazım. Şuanda onu biraz yakalamaya çalışılıyor. Trabzonspor, hem içe dönük olmalı hem de bütçesine göre hareket etmeli. Bunu taraftarına da hepsine de kabul ettirmesi lazım. Ben şuna inanıyorum ki Trabzonspor, ligde her zaman kendi bünyesindeki çocuklarla beraber, o hırsla, o hevesle, o Trabzonspor aşkıyla mutlaka iyi bir yerlerde olur. Belki şampiyon olamaz. Ama şampiyon olmak zaten en iyi takımda bile garanti değil. Hem takımın ileriki günlerdeki başarılarını düşünmek hem de mali yönden bir sonraki yönetimlere bırakıldığı zaman onlarında idare edebileceği bir kulüp haline gelmeli.
Yönetimde her konuyu konuşurduk
O zaman yönetim kurulunda ne yapılıyorsa şimdide zannediyorum ki aynısı yapılıyordur. Yönetim kurulu toplantılarında bütün konular konuşulurdu. Konulara göre arkadaşlara yetki verilirdi. Bir sonraki yönetim de, onlarda yönetime gelir ve tekrar bilgi verirlerdi. Bir mutabakat şeklinde sonuca varılır ve o şekilde yönetilirdi. Şimdi de bundan farklı olduğunu zannetmiyorum.
Başarının nereden geldiği belli
Trabzon ve bölgeden yetişen topçular ağırlıkta olmalı. Bunun içinde alt yapıya önem verilmeli. Bizim özümüze indiğimiz zaman Trabzonspor'un başarısı kendi özünde ki futbolculardan gelmiştir. Sonradan bizde İstanbul takımları gibi fazla para vererek futbolcular aldık. Onları taklit etmek gibi. Ağırlıklı olarak başarılı olduğumuz dönemdeki tarza dönmemiz lazım. Elbette dışarıdan da transfer yapılmalı ancak bu transferler hem uyum sağlamalı hamda bütçeyi zorlamamalı.
Her zaman tam destek
Camiaya iki mesajım var. Birincisi, Trabzonspor'u başarısına göre desteklememiz lazım. Trabzonspor her zaman bizimdir. Her zaman desteklememiz lazım. Seçtiklerimizi, yani yönetim kurullarını seçtikten sonra onları idare etmeye kalkışmayacağız, onlara destek vereceğiz ve vermek de zorundayız. Herkesin yönetime destek olması lazım. Yönetim de aynı mantık içinde Trabzonspor'u sahiplenmeli ama Trabzonspor'un tek sahibiymiş gibi kendilerini görmemesi lazım.
Trabzonspor; Trabzon için lazımdır. Trabzonspor'u yaşatmak için herkes bazen bir gözünü, bazen de bir kulağını kapatmalı. (Eylül 2019)