Sürmeneli kabadayı; Dündar Ali Kılıç.

Sürmeneli kabadayı; Dündar Ali Kılıç.

40 yıllık gazeteci arkadaşım Hasan Kurt’a ve Trabzon Ekspres’e başarılar. (M.A)

1990’lı yıllar, at izinin it izine karıştığı bir dönemdi. Kim kime düşman belli değil. Saldırı kime, nereden ve nasıl gelir bilinmiyor. Siyasi terör bir yanda bir de alemin racon kesenleri vardı. Bir yanda mafya babaları bir yanda kabadayılar.

Size o kabadayılardan birini anlatayım.

O yıllarda evinize ofisinize telefon almak için torpile ihtiyacınız vardı. Hürriyet’in Cağaloğlu binasında her derde deva eli her yere uzanan çok cevval muhabir takımı vardı ki, Alim Allah ipten adam alırlardı. Rizeli bir lokantacının hain kurşunlarına hedef olan gazeteci arkadaşım Kamil Başaran’ın torpiliyle devrin çok ihtiyaç duyulan (telefon için) bürokratlarından biri olan Gayrettepe Telekom Müdürü Aydın Çebi ile bu nedenle makamında tanıştık. Çok dost canlısı, herkesin işine koşan Araklılı bu hemşerimi ziyarete gittiğimde orada beni bir hanımefendiyle tanıştırdı.

Tanıştırayım Ayşe Abla. Ayşe Toros.

Memnun oldun ben de Musa Alioğlu.

Hoş sohbet bu hanımefendiyle havadan sudan konuşulduktan sonra Dündar Kılıç adı geçti. Meğer hanımefendi Dündar Bey’in nikahsız yaşadığı eşiymiş. O zamanlar cep telefonu olmadığı için kartvizit teatisi ve tekrar görüşme dileğiyle vedalaşıp ayrıldık. Daha sonra beni ziyaret etmek istediğinde, gazeteye gelmek istemediğinden olsa gerek Sarayburnu’nda, Diyarbakırspor Kulübü’nün ameliyat masasında can veren eski başkanı Yaşar Şerbetçi’nin (Ameliyatını yapan Prof. Dr. Edip Kürklü ameliyatı başarılı yapamadığı gerekçesiyle Şerbetçi’nin kayınbiraderi tarafından öldürülmüştü) eşi “Hanım Ağa” lakaplı Türkan Şerbetçi’nin işlettiği tesiste buluştuk. Denizyolları İskelesi’ne ayrılan yola girince 61 plajalı lacivert Doğan arabamın önünü siyah takım elbiseli gençler nazikçe kesti ve “Siz buyurun arabayı biz alalım” deyip, üçü önümde, üçü arkamda çay bahçesinin içindeki yazıhaneye yöneldik. Ayşe Hanım beni, çok mütevazi ve hiç de hanım ağa gibi görünmeyen Türkan Hanım’la tanıştırdı. Çay kahve sohbetinden sonra teşekkür edip oradan ayrıldım. Aradan birkaç gün geçmişti ki Cağaloğlu’nda gazetede çalışırken santraldan beni aradılar.

-Musa Bey, Uğur Kılıç hanımefendi sizi arıyor.

Bağladılar, Uğur Hanım, Ayşe Hanım’ın benden bahsederek “Hürriyet Gazetesi’nde değerli bir hemşerimiz var” dediğini ve tanışmak istediğini söyledi. Bir ara sözü Uğur Dündar’a getirdi ve telefonda konuşulmaması gereken (Çünkü, Hürriyet santralını devlet 24 saat dinliyordu) bazı konuları dile getirince “Lütfen bunları daha sonra konuşuruz” diyerek kapattım. Sonra bir daha hiç görüşemedik, çünkü bu dünyadan çok erken ayrıldı. Ayşe Hanım ile de daha sonra hiç görüşmedim.

Hayatta olup olmadığını da bilmiyorum.

Dündar Kılıç’ın kendisiyle değil ama iki yakınıyla tanışmam işte böyle oldu.

Aradan ne kadar zaman geçmişti tam hatırlamıyorum. Mehmet Ali Yılmaz’ın Basın Danışmanı Ender Asman’dan bir yazılı davet geldi. Aynı zamanda Güneş Gazetesi’nin de sahibi olan Trabzonspor Başkanı Mehmet Ali Yılmaz gazetelerin spor servislerinin müdürlerine vereceği yemeğe beni de davet ediyordu. Tarabya Oteli’nın roof’unda geniş bir katılımla düzenlenen gece keyifle devam ederken bir anda bir sessizlik oldu ve herkes bir eli cebinde, ağzında sigarayla kravatsız beyaz gömlek ve siyah takım elbisesiyle yavaşça gelen adama döndü. Gelen Sürmeneli Dündar Kılıç’tı. Tam adıyla Dündar Ali Kılıç. Önceleri “Abi” diye anılan kabadayıların son temsilcisi.

Bir anda tüm foto muhabirleri ona doğru koştu ve flaşların ışığıyla ortalık birden aydınlandı. Protokol masasına doğru yürüdü, başta Mehmet Ali Yılmaz olmak üzere birçok kişi ayağa kalkıp ona hoş geldin demek için hazır beklemeye başladı. O etrafa hiç bakmadan yürüdü masada ayağa kalkmayan tek kişi olan kır saçlı beyefendinin önüne geldi ve bir hamlede sarılıp elini öptü. Kır saçlı uzun boylu adam elinin öpülmesini önlemek için müdahale ettiyse de başarılı olamadı. O da onun yanaklarını öptü ve yan yana oturdular. Kır saçlı atletik görünümlü adam İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve onun Sürmeneli büyüğü ağabeyisi ve sağlığı için çok şey yapmış olan Prof. Dr. Kaya Çilingiroğlu idi. Yeni neslin anlaması için şöyle söyleyeyim, spor yorumcusu; Sanatçı Hülya Avşar’ın kocası, Zehra Çillingiroğlu’nun babası, babasıyla aynı adı taşıyan Kaya Çilingiroğlu’nun babasıydı bu eli öpülen beyefendi. (İlerleyen yaşına rağmen, tenis oynayan, sigara içmeyen sağlığına çok dikkat eden bu değerli hocamızı ne yazık ki, kendi uzmanlık alanı olan mide kanserinden kaybettik. Ruhu şad olsun.) Herkes yerine oturunca ben de gidip önce Kaya Bey’e ve Dündar Kılıç’a kendimi tanıtıp, ellerini sıkıp hal hatır sordum. Dündar Bey, bana Karadeniz Gazetesi’nde yayınladığımız MİT Raporu’nda adının neden D.K diye yazıldığını, gizleyecek bir şeyi olmadığını söyleyince ben de kendisinin ve Mehmet Ali Bey’in adlarını açık şekilde yazmak istemediğimizi söyledim ve masama geri döndüm. Bu ayrıntıyı hatırlaması ilginçti.

O gecede kuzu çevirmeler ateşler içinde döne döne geldi, yenildi içildi ve gece çok güzel bir ambiyansla sona erdi. Ne ertesi gün ne de başka bir gün Dündar Kılıç’ın o geceye katıldığına ilişkin ne bir fotoğraf ne de tek bir kelime gazetelerde yer almadı. Türk Spor basını yeraltının dünyasının “Omerta” (Sessizlik) kuralını Dündar Bey için kendiliğinden işletmişti.

Dündar Ali Kılıç hayatıyla ilgili kaleme alınan kitaplarda da yazıldığı gibi son kabadayı olarak yaşadı ve bu alemden göçtü. Hapisane yıllarında tanıştığı İlhan Selçuk ve Yılmaz Güney’den etkilenerek sol dünya görüşüne yaklaşan bir adamdı. Bir dönemler sahibi olduğu Cem Reklam, Bab-i Ali’de başta Hürriyet olmak üzere tüm gazetelerdeki gece kulübü ilanlarını yayınlayan tek ajanstı.

Hürriyet’ın efsane patronu Erol Simavi ile olan dostluğunda kaynaklanan bu durumu zora dayandıranlar yanılıyordu.

Bu günlere geldiğimizde kabadayılığın şekil ve boyut değiştirdiğini bir tiyatro seyreder gibi izliyoruz. Yeraltı dünyası deyince babalar ve güçlü kabadayılar arasındaki farkı görüyor ve şimdi nerede o kabadayılar demekten kendimi alamıyorum.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.