Anneler Günü’nün arka planında kalsa da, babalarımıza adanmış Babalar Günü haftasına girmiş bulunuyoruz. 20 Haziran Pazar günü Babalar Günü.
Babası hayatta olanlar için bu hafta oldukça hareketli geçecek.
Babalarımız için öylesine güzel sözler var ki, bu sözler bile çoğu kez yetersiz kalıyor.
Bu, kaçıncı babasız Babalar Günüm benim…
Yarım asır geçmiş..
Meğer de tam tamına yaşamımın 51 yılını babasız geçirmişim…
Babası hayatta olanların bu şenliği, babasızların yarasına tuz ekermiş…
Ne kadar doğru değil mi?
Kimi zaman bizi azarlaması bile, teşekküre değer. Babalarımız yaşamları boyunca iyi niyet, düzgün, güzel bir kişilik kazanmamız için gereken öğütleri ve önerileri bıkmadan usanmadan verir.
Yaşam boyu karşımıza çıkabilecek engelleri aşabilmemizin anahtarları vardır babalarımızda. Bunları ancak yıllar geçtikçe kavrayıp anlayabiliyoruz.
Lakin azar işittiğimiz gün, çocukluk, gençlik, delikanlılık ateşimizden ötürü isyan ediyorduk...
Aslında babalarımızın beklentilerini karşılamak, onlara layık oldukları sevgiyi ve ilgiyi vermek hiç de zor değil. İstediğimiz kadar büyüyelim, kaç yaşına gelirsek gelelim babamızdan daha güvenilir ve daha çok bizi koruyan kimse çıkmayacak karşımıza.
O zaman babalarımızın değerini bu dünyadayken bilmek çok daha doğru olacaktır.
Anne ve babalarımız, var olmamızın temel sebebi olarak, adeta bizi biz yapan karakterlerdir. Her hareketimizde, her kelimemizde onların izi okunur.
Bize böylesine emek vermiş ve adeta kendi yaşamını bize adamış olan bu kutsal varlıklar, yılın belli zamanlarında değil, her zaman sevgimizi hak ediyor ve her günü babalar günü gibi kutlamamız gerekiyor.
Babam İbrahim ATA bu dünyadan 51 yıl önce göçtü gitti birçoğumuzun babası gibi. Onu saygı, sevgi, minnet ve hasretle anıyorum.
Babası hayatta olanlara tavsiyem:
Mutlaka onları mutlu edecek bir şeyler yapın ve onlara sevdiğinizi haykırın…
Çünkü, yarın çok geç olabilir…
Şair ne güzel söylemiş:
Babalar çınar ağacına benzer, meyvesi olmasa da gölgesi yeter…