Eskiden Türk toplumunun büyük bölümü köylerde yaşardı. O yıllarda nüfus da azdı. Köylerde hemen her ailenin işleyeceği, hayvanını otlatacağı arazisi vardı. Sonraları nüfusun artması ve köylerden kente göç başladı. Köyler boşaldı.
Ancak, köylerden kente göçenler diğer yandan göçtükleri yerlere konut yapmaya ve genel de yaz aylarında bu yerlerde kalmaya başlamıştı. Covid 19’un patlak vermesinden sonra ise köydeki evlerine hafta sonları ve yaz aylarında gidenler bu sefer köyleri mesken tutmaya başladı. Özellikle de kent ve ilçe merkezlerine yakın köylere dönüş başladı. İnsanlar yıllar önce göçtükleri mekanlara tekrar gire dönmeye başladılar.
Eskiden köylerden kente gitmek için ulaşım sorunu vardı. Son yıllarda bu sorunda ortadan kalktı. Özel araçların yanı sıra belediye otobüsleri ve dolmuş sistemi devreye girdi. Kente en uzak köyde yaşayanlar yarım saatlik bir yolculuktan sonra merkeze gidebiliyorlar. Yakın köylerde bu süre 10-15 dakika.
İnsanların köylere akın etmesi ve yaşamlarını burada sürdürmesi ekonomik açıdan da ailelere önemli katkı sağlıyor. Miras yoluyla bölünüp parçalanan araziler yeniden işlenir oldu. Artık köylerde herkesin küçük de olsa bir bahçesi var. Eskiden köylerde su, elektrik sorunu vardı. Çeşmelerden sağlanan su artık evlerde. Köy evlerinin ısınma sistemi de değişti. Köy evleri kademeli olarak kalorifer sistemine geçti ve geçiyor.
Köylerdeki sorunların başında, bağ bahçe sulama işi. Köylerde bu kullanma paralı hale getirildi. Bu nedenle şebeke suyundan bağ bahçe sulama işi el yakıyor. Kimi vatandaşlar sondaj yaptırıp kuyu suyunu bahçede kullanmak istiyor, ancak kuyu suyunu kullanmanın da bir bedeli var! Köylerdeki bir başka sorunda atık su akarlarının olmaması. Atık sular evlerin 10-15 metre yakınındaki foseptik çukurlarına veriliyor. Ve bu foseptik çukurunda biriken atık su yılda bir iki kez boşaltılıyor. Bir de bazı bölgelerin yol sorunu var.