Karadeniz’de balıkçılar için söylenen bir söz vardır, ‘Parası pul, karısı dul’ şeklinde! Aslında bu söz denizciler için de söylenir. Gerçi uzun yol şoförleri de denizcilerden farklı değil. Bu sektörlerde çalışan erkekler haftalar sonra evine dönüyor.
Büyüklerimiz anlatırdı. Hamsi sezonunda, motorlar Moloz’da sahile yaklaştığında, köylü vatandaşlar büyük sepetlerle kuyruğa girermiş. Motorlardan kürekle sepetlere hamsi doldurulurmuş. Sonra da sepetlerdeki hamsiler, atlarla kamyonetlerle köylere taşınır ve tarlalara, fındık ocaklarının dibine dökülürmüş.
Sonraları, hamsi tarlaya fındık bahçesine değil de, yağ yapılmak için fabrikalara taşınmaya başlandı. Yazılanlara ve uzmanların söylediklerine bakılırsa Karadeniz’de tutulan hamsinin yarısından fazlası fabrikalara gidiyor.
Geçenlerde Trabzon balık haline gittim. Tezgahlarda Küçük küçük istavrit ve mezgit. Barajlarda ve denizdeki kafeslerde yetiştirilen levrek, somon. Mezgit ve istavritin az canlısı yani büyüğü 50-60 lira. Tezgahlara bakmakla yetindim ve balıkhaneden ayrıldım.
Eylül ayı itibarıyla balık sezonu başlıyor. Balık fiyatları sezon açılışı ile birlikte azalır mı, bilemiyorum. Belki fiyatlar biraz düşür. Barajlarda ve denizde kafeslerde yetiştirilen balıkların ise büyük bölümü ihraç ediliyor. Dünyanın farklı ülkelerine gönderiliyor.
Balık sezonunda hamsi ve palamut dışında balık yeme şansımız yok gibi. Hamsi ve palamut ne kadar çok tutulursa fiyatları da düşer diye düşünüyorum. Balıkçı kardeşlerimize rastgele diyorum.